12.09.2008

Üç saatlik maraton


Başkan'ın üç saatlik maratonunu izlerken ben yoruldum ama o yorulmadı, bir kaç saat daha olsa devam edecekti konuşmaya.

Şöyle güzel bir özet çıkartmayı isterdim açıkcası fakat heryerde özet, tam metin, soru-cevap şeklinde derlemeleri mevcut. O yüzden pek bulaşmıyorum bu sefer. Hoşumuza giden konulara değindikten sonra tribün konusunu irdeleriz.

Dün biat eden gazeteciler eşliğinde orta kafa gol oynar demişlerdim fakat güzel sorular geldi. Özellikle Mehmet Arslan ve Cem Şengül'den iyi sorular geldi. Sabah Gazetesi Spor Müdürü Serdar Ali Çelikler'de güzel çıkışlar yaptı fakat cevapları alırken sürekli "tamam, tamam" modundaydı. Alaatin Metin bildiğimiz gibi zaten, tribünün durumunu sorunca Aziz Yıldırım'dan "Bunu sen mi soruyorsun" gibi imalı bir cevap aldı. Alaatin Metin ise "Yok, ben değil taraftarlar soruyor" diye çevirdi. Zaman Gazetesi Spor Müdürü ne alakaydı çözemedim. Çocuk konuşamadı bile.

Bugünkü Futbol Zirvesi'ni, Haziran ayındaki program ile karşılaştırmak gerekirse bu sefer daha doyurucu bilgiler verdi başkan. Kendisini sorgusuz sualsiz ilahlaştıran tayfayı çok mutlu etmiştir eminim. Ben bile bazı konularda tatmin olduktan sonra...

Olimpiyatlar, sporcu eğitimi, altyapı, geleceğe dönük planlar açısından Aziz Yıldırım'ı artık Fenerbahçe'nin dışında bir yerlere koysak hem kendisi hem de kulüp için iyi olur düşüncesindeyim. Gerçekten Türk sporu adına çok güzel fikirler sundu başkan bu sefer.

Çoğu kişinin merakla beklediği gruplar konusunda ise elle tutulur tek şey örnek olarak gösterdiği Hamburg tribünleri idi. İsterlerse çıkartalım koltukları, alt katı ucuz yapalım, orada toplasınlar örneği güzeldi. Eğer başkan bu konuda samimiyse kesinlikle düşünülmesi gereken bir fikir bence. Bu iş her iki tarafında tavizler vermesiyle çözülecek gibi duruyor. Fakat tribünler hakkında yaptığı uzun konuşmanın pek sağlam temelleride yoktu açıkcası.

-Herkes yerinde otursun diyor, Telsim'e bak Partizan maçında herkes ayakta ne güzel bağırdılar diye devam ediyor

-Rant sağlıyorlar buna karşı olduğunu belirtiyor fakat GFB'nin iddia ettiği Fenerium'da ürünlerimiz üretilsin teklifine değinmiyor ve GFB'nin iddia ettiklerini cevaplamaktan kaçınıyor

-Maraton üst'te yaşanan güvenlik terörüne hiç değinmedi

Bu liste epey bir uzar gider. Dikkat çeken bir başka nokta ise "Bak yarın Ankara'da bana bağrıcaklar" diye herşeyden haberdar olduğunuda çınlatmasıydı. Demek biz birşeyler güzel olacak derken, o akşam orada olupta "satış"a devam edenler var.

Programın genel olarak güzel geçtiğini, daha doyurucu olduğunu söyledik. Geçmişte olanlardan, gelecek planlarından güzel güzel bahsedildi. Gelecek planları için inşallah diyor, geçmişte yaşananlar için anlattığı bazı konularında yanına soru işareti koyuyoruz. Tribün konusunda ise Allah herkesin yardımcısı olsun.

2 yorum:

haute_couture dedi ki...

bana bağıracaklar lafından kastı bu bestelenen "padişah" mı?

Adsız dedi ki...

Hadi bakalım, harika bir öneri, hep istediğim şey.

Fenerbahçe'nin iyiliğini düşünen bütün gruplar terk etsin yerlerini, geçsinler Migros alta, seslerini, başlatmak istedikleri tezahuratları diğer tribünlere, bir gruba ait olmayan ama bağırmak isteyen benim gibilere duyursunlar, benim gibi binler de onlara eşlik etsin.

Bu teklif Fenerbahçe tribünleri adına bir milat olabilir. Stad hem para basarken hem de rakipler için tekrar cehennem olabilir.

Hadi yaw, lütfen. Bırakın Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı ile çatışmayı ve adım atın. Kişilik savaşını bırakın, kitlelere hükmetmenin zevkinden vazgeçin.

ÖNCE FENERBAHÇE diyin.