"Hangi bahane avutur bilmem
Hangi günahın bedeli bu"Böyle ruhsuzluk olmaz. Bir çuval incir berbat oldu. Şampiyonluk hırsını yeniden yaşamaya başlamış, avaz avaz sesimizle bağırıyorduk. Güzel futbola sonunda kavuşmuş, bütün yüreğimizle tekrar zafer şarkıları söylemeye hazırlanıyorduk. Tam manasıyla "İçimizde patladı".
Sorumlu aramaktan ve bulmaktan bıktık. Yönetim, teknik direktör ve oyuncular. Hepsi sırasıyla geçti sivri dillerimizden. Sıra kimde. Bence sıra artık seyirciye geldi. Aslında seyirciyi bu hale getirenleri konuşmamız lazım ama artık yorulduk. Arkasındaki sebepleri konuşmadan sadece seyirciyi yani "çekirdekçi taraftarı" eleştirmek istiyorum bu sefer.
Yaşı elverenler hatırlar efsane maratonu. Hani bu renklere gönül verenlerin bir şekilde duvarlarına tırmandığı, yeni nesilin büyüklerinden dinlediği, "kaybettik" denilen maçların tribün tarafından "kazandırıldığı" bir kaleymiş. Bugün o maratonun hali içler acısı. Fenerbahçe maçını izlemeyi, tiyatro izlemek gibi sosyal bir etkinlik olarak düşünenler var artık o maratonda. Bu sevdaya, bu aşka ihanet eden, bu formanın kıymetini bu oyunculara anlatamayan tepkisiz ve ruhsuz bir taraftar topluluğu var. Giden puanların arkasından öylece bakan, sahada nefesi bitmiş oyuncuya sesiyle nefes olamayan bir taraftara neyi anlatabilirsin ki. Utanmasalar bağıranı da susturacaklar. İnanmak gerçekten zor.

Ne kadar konuşmaktan sıkıldık desem de taraftar profilini bu kadar acımasızca değiştirenlere bir kaç cümle etmeden duramayacağım. Aslında bindikleri dalı kestiklerinin farkında değiller. Uğraştıkları tribün grupları aslında olası başarısızlıkta onların can simididir. Çünkü tribüncü renklere aşıktır, kupa ya da şampiyonluğa değil. Gol yendiğinde bile bağıracak gücü yüreğinde bulur tribüncü. Ama bu yarattıkları profil, takımın hali de ortada, olası başarısızlıkta tepkiyi ilk koyacak insanlardan oluşmaktadır. Bu profil 2 yediğinde 3 diye de bağırır, topu oyuna çabuk sokmayan 18 yaşındaki gencecik kalecisini de yuhlar. Zamanı geldiğinde ilk "yönetim istifa" diye bağıracak topluluk da bu profildir.

Tribüncü dedim aklıma geldi. Maç öncesi ve sonrası Genç Fenerbahçeliler ile Hodri Meydan arasındaki dostluk inanılmaz anlamlıydı. Endüstriyel futbol deyip durduğumuz şu günlerde, ilk devre Hodri Meydan'ın bilet bulamayan Fenerbahçelilere Kocaeli'nde yaptığı müthiş jeste bugün Genç Fenerbahçeliler maç öncesi tren istasyonuna kadar gidip Hodri Meydan'ı karşılayarak cevap verdi. Maç sonrası da çeşitli ikramlarda bulunup yine istasyona kadar uğurladılar. Kocaeli ve Fenerbahçe tribünleri birbirlerine tezahürat yaparak örnek bir kardeşlik gösterdi.
Sonuç olarak iki haftadır gördüğümüz rüyadan bu hafta uyandık. Ama her zaman söylediğim bir şey var. Bu sefer taraftarı da ekleyerek tekrarlıyorum. Yönetimi, teknik kadrosu, oyucuları ve taraftarıyla, her yönden berbat durumda olduğumuz şu sezon şampiyonluğa ulaşırsak, bu gerçekten Allah'ın bizi sevdiğinin kanıtıdır. Bir de üstüne kupayı alırsak o zaman bu futbolun gerçekten adaleti yoktur derim.
Günün besteside benden olsun,
"Kahveni yudumla
Çekirdek ne kadar
Şampiyonluk gitti
Aferin taraftar
Aferin taraftar..." FENERBAHÇE: 1 - KOCAELİSPOR: 1 Stat: FB Şükrü Saracoğlu
Hakemler: Mustafa Kamil Abitoğlu xx, Mustafa Emre Eyisoy xx, Hüseyin Fidan xx
Fenerbahçe: Volkan Babacan x, Gökhan Gönül xx, Lugano xx, Edu xx, Roberto Carlos xx, Kazım x (Dk. 74 Gökhan Emreciksin x), Deniz xxx, Selçuk Şahin x (Dk. 51 Josico x), Uğur Boral x (Dk. 54 Güiza x) , Alex xx, Semih xx
Kocaelispor: Kılıçarslan xxx, Ross xx (Dk. 60 Hamza Mutlu xx), Muhammet Özdin xxx, Sadigov xxx, Ergün Teber xxx, Adem Çalık xxx, Levent Kartop xx (Dk. 77 Uğur Daşdemir xx), Murat Hacıoğlu xxx (Dk. 83 Julio Cesar xxx), Nsumbu xx, Taner xx, Agbetu xxx
Goller: Dk. 2 Roberto Carlos (Fenerbahçe), Dk. 87 Julio Cesar (Kocaelispor)
Sarı Kartlar: Dk. 41 Agbetu, Dk. 82 Adem Çalık (Kocaelispor), Dk. 45 Selçuk Şahin, Dk. 63 Josico, Dk. 75 Semih (Fenerbahçe)
SERT