Tribünler bir nebze olsun kendine gelmeye başlamışken, deplasmanda, Kadıköy'de taraftarın güzel performansı, haksız olarak dağıtılan cezaların mahkeme tarafından kaldırılması birilerini rahatsız etmiş olacak ki bu akşam maçtan sonra yine görev başındaydılar.
Maraton üstte maçtan sonra GFB'ye küfür etmeler daha da ileri giderek bıçak çekmeler...
Sonrasında ise polisin çocuk, bayan, yaşlı demeden koridorda ve tribünde terör havası estirmesi.
Maçtan önce kaybetsek ne olur, kazansak ne olur diyordum şimdi cevaplıyorum. Kaybetseydik heralde bu akşam bütün TV'lerde tribün terörü hortladı haberlerini izliyor olurduk. Baş aktör ise tribünlerde küfürü bitirdim, tribün terörünü bitirdim diyen bir başkan olurdu sanırım.
28.02.2009
Eze Eze

Sivas'a takılan bir çelme mi yoksa şampiyonluk yolunda önemli bir adım mı bilemiyorum. Kadıköy'ü uzun süre sonra dolu gibi görmekte güzeldi.
FENERBAHÇE: 4 - SİVASSPOR: 2
Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu
Hakemler: Hüseyin Göçek xx, Tarık Ongun xx, Alpaslan Dedeş xx
Fenerbahçe: Volkan Demirel xx, Gökhan Gönül xxx, Önder xx, Lugano xxx, Vederson xxx, Deivid xx (Dk. 74 Gökhan Emreciksin xx), Emre xxx, Deniz xx, Uğur xxx (Dk. 83 Güiza x), Alex xxx, Semih xxx
Sivasspor: Petkovic xx, Abdurrahman x, Sedat x, Bilica xx, Murat Sözgelmez xx, Musa xx (Dk. 46 Murat Erdoğan x), İbrahim xx, Sylla xx (Dk. 46 Onur x), Sezer xx (Dk. 69 Balili x), Kamanan xxx, Mehmet xx
Goller: Dk. 3 Mehmet, Dk. 25 Murat Sözgelmez (Sivasspor), Dk. 4 ve 34 Uğur, Dk. 27 Semih, Dk. 77 Lugano (Fenerbahçe)
Sarı kartlar: Dk. 24 Lugano, Dk. 36 Alex, Dk. 40 Vederson, Dk. 88 Gökhan Emreciksin (Fenerbahçe), Dk. 45 Sylla, Dk. 56 İbrahim, Dk. 59 Kamanan (Sivasspor)
Etiketler:
Futbol
Kafamız Güzel

Şu Kadıköy'de UEFA Finali muhabbetine bulaşmamak için iki gün tuttum kendimi ama yeter be kardeşim. Kıyısından bizde olaya dahil olalım artık.
Final oynama ihtimaliniz uykumuzu kaçırmıyor, karnımızı ağrıtmıyor. Ne zaman finale çıkarsanız o zaman uzun uzun karnımın ne kadar ağrıdığından, kaç gece uyuyamadığımdan dem vururuz. Tabi finale çıktığınız zaman.
Etiketler:
Topsuz Alan
27.02.2009
Kaçıncı Kırılma Noktası?
Ya Sivas'a kaybedeceksin; kendi içinde büyük bir çıkmaza girip kelle avcılığına başlayacaksın, kongreyi bekleyeceksin.
Ya Sivas'ı yeneceksin; şampiyonluk yolunda Sivas'a çelme takıp kendi yarattığın yalancı baharlara kanıp sonrasında acı gerçekler ile karşı karşıya kalacaksın ya da berabere kalıp günü kurtaracaksın.
Üç sonuç da birbirinden beter. Bu sezon kaçıncı kırılma noktası artık bilemiyorum, ne olacaksa bir an önce olsun yeter ki şu sezon bitsin.
Düzeltme : İmla
Ya Sivas'ı yeneceksin; şampiyonluk yolunda Sivas'a çelme takıp kendi yarattığın yalancı baharlara kanıp sonrasında acı gerçekler ile karşı karşıya kalacaksın ya da berabere kalıp günü kurtaracaksın.
Üç sonuç da birbirinden beter. Bu sezon kaçıncı kırılma noktası artık bilemiyorum, ne olacaksa bir an önce olsun yeter ki şu sezon bitsin.
Düzeltme : İmla
Etiketler:
Futbol
25.02.2009
24.02.2009
Aşığım Aşığım Sana

Skibbe’nin kovulup yerine Bülent Korkmaz’ın gelmesiyle yabancı teknik adamla çalışan tek kulüp biz kaldık. Her zaman istikrardan yana olduğum için sezon ortasındaki antrenör değişiminin bize fayda sağlayacağını düşünmüyorum. Ancak tablo da ortada. Sezon başında savunduğum bir konu vardı. Aragones’in yanına bir yerli teknik adam yerleştirilmeli diye. En azından Aragones’e geçiş sürecinde destek olacak biri lazımdı. 2-3 ay gibi kısa bir süre zarfında görev alıp, bu işi Fenerbahçe’nin menfaati için bedelsiz bile yapabilecek müthiş Fenerbahçeli isimler tanıyorum. Bu yapılmadı, Aragones halen daha geçiş sürecinde. İlk devre bizi kurtaran derbi maçlar olmuştu. Onların Aragones’in eseri olduğunu düşünen var mı? Bu camianın ruhunda var derbiler. Bundan daha felaket zamanlarımızda kazandığımız derbileri kimse unutmamıştır.

Takım kimseye umut vermiyor ama unutulmasın ligde bizim için bundan farklı bir tablo son yıllara hiç yaşanmadı. Ne zamanki büyük maçlar geldi, işin rengi değişti. Bu sezon umutsuzluğa sürüklenmemizin sebebi şampiyonluk adaylarının her zamankinden çok sayıda ve sağlam olmalarıdır. Yukarıdaki tablo bunun en büyük kanıtıdır.
Aslında bizim tek derdimiz sevdamız. Fenerbahçe aşkımız. İnanın kendimi Kadıköy’de sevgilisiyle görüştürülmeyen, aşkına biraz olsun doyabilmek için yağmur, çamur, soğuk, kar demeden şehir şehir dolaşan manyak bir aşık gibi görüyorum. Kısacası aslında bu sene şampiyonluktan geçtik. Kadıköy’de sevgilimize doyalım. Aşkımızı pankartlarla davullarla anlatalım. Bu sene kendimizi şampiyon sayacağız. Deplasmanda derbileri kazanırsak o zaman çifte kupa olur işte.
Saygılar,
SERT
23.02.2009
Şanslı Adamsın

Dün akşam Galatasaray Kocaeli'ye farklı kaybetmese, Skibbe gönderilmese yerine yeni teknik direktör aranmasa tüm spor programlarının, gazetelerin, taraftarların tek hedefi sen olacaktın Luis Aragones.
Ama şanslı adamsın çünkü Galatasaray ve Skibbe tüm yükü üzerinden aldı, gündem bir anda değişiverdi. Sezon başından beri ligde puan farkıda deliler gibi açılmıyor ve azda olsa umut devam ediyor.
Şanslı adamsın dedik ya, bakalım nereye kadar devam edecek bu şansın, şansımız.
22.02.2009
Kaybolan Ruhumuz Seni Çok Özlüyoruz

Yazacak kelimeler bulmakta zorlanıyor insan.
Cumartesi sabahı 10:00 gibi çıktı otobüsümüz yola. Cuma gecesinin etkisinden çıkmamız biraz güç olduğu için sabah 6:00’da toplu kalkan otobüslere yetişemedik. Yol boyunca arka 5’li her zaman olduğu tam formundaydı. Yorulanın dinlenmeye çekildiği, yerine gelenin selefini aratmadığı bir takım gibiydi.
Otobüsten indiğimizde Ankara’nın soğuğu karşıladı. Maç saatine kadar zamanı hemen geçirmeye çalıştık. Blog aracılığıyla bize ulaşan Muhder'le maç öncesi sohbet etme fırsatı bulduk. Kendisine selam olsun tekrardan.
Daha maç başlamadan tribün olarak maçı ne kadar istediğimizi göstermiştik. Son günlerin en coşkulu kitlesi vardı tribünde. Öyle ki takımdaki ruhsuzluğun tribünü bitirmesi son beş dakikada olabildi ancak. Böyle bir taraftara hiç yakışmayacak bir takım vardı sahada. İlk 15 dakika iyi görünsek de 15 dakikada maç kazanılmıyor işte. Bu güne kadar mağlubiyetler sonrası yönetime de salladık, Aragones’i de hırpaladık ama oyuncuları hep koruduk. Artık ona bile gücümüz kalmadı. “Formayı çıkartın çıplak oynayın” diye haykırmak geldi içimizden.
Sonuçta klasik bir Başkent deplasmanı yapmış olduk. Dönüş yolunda lastiğin patlaması en azından bu deplasmanı akılda kalıcı yapan bir unsur oldu. O lastikte Ankara çıkışında değilde Bolu yolunda olsaydı ne olurdu bilemiyorum.
4:00 gibi İstanbul’daydık. Kaybedilen 3 puan ile dönüş yolu Ankara'ya gelirken olduğu gibi eğlenceli değil oldukça sessizdi.
Şimdi şu ironiye bakın. Haftaya Sivas’ı kendi evimizde yenersek bu hafta başında ki duruma döneceğiz. Ve yine Tanrı'nın bize bir hediyesi bu deyip Kayseri yollarına düşeceğiz. Bu bize haksızlık değil mi? İnsan bazen insin haftaya şu son darbe de bitsin bu çile diyor. Ama yürek buna izin vermiyor. İster misiniz şu berbat sezonda iki kupayı birden alalım.
Ben bu alemde yaşamıyorum değil mi?
Biliyorum.
Başlığı da maçın sonlarından bir tezahürat ile atalım.
"Kaybolan ruhumuz seni çok özlüyoruz"
Saygılar,
SERT
Düzeltme : İmla
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)