Maça birkaç saat kala bedelini ödeyerek bilet denen o kağıt parçasına sahip olduk. Nede olsa şampiyonluk maçıydı, mutlaka stadyumda olmak gerekirdi. Hele birde kazanırsak senelerce anlatılacak bir maçtı bizim için. Büyük umutlarla çıktık yola Salı Pazarından, taksilerle beraber uzunca bir konvoy. Şampiyonluğu alıp topraklarımıza gelecektik. Köprü yolunda bir kaç GS taraftarı ile atışmalar olsada gayet temiz bir şekilde Fulya'ya ulaşıldı. Kupa maçından farklı olarak bu sefer polis Fulya sokaklarında kimseyi bekletmiyordu. En azından ben stada girene kadar durum böyleydi. Güvenlik açısından bakıldığı zamanda doğru olan bu aslında. Rahat bir şekilde stada girdikten sonra maç saatini beklemeye koyulduk. Geçen sefer sahayı ve eski açığı görmemizi engelleyen plastik engeller bu sefer şeffafları ile değiştirilmişti. Gayette iyi olmuş. Galatasaray kapalısında bulunan sarı saçlı ablamızla epey bir atıştıktan sonra maç saati geldi çattı. Daha önceden GS tribünlerinin ne yapacağını bilmesek, ne olduğunu anlamayacağımız başarısız Street Fighter koreografisi eşliğinde maç başladı.
"Maçı ayakta mı seyredeceksin, oturmayacak mısın" diye soran abimiz "Bir koltukta iki kişi duruyoruz, hangimiz otursun?" cevabını alınca deplasmana geldiğini anlamıştır umarım. Karaborsadan 250-300 liraya bilet alan adam maça gelirse böyle diyaloglar yaşanması mümkün tabi. Bu adamdan bağırmasını da bekleyemezsin doğal olarak. Bu sene genel olarak tribünün takımı değil, takımın tribünü ateşlediği bir durum geçerli bizim için. Golü de yiyince iyice yalan olduk maçta.
Maç sonu GS taraftarı tarafından çıkmayın, beraber bekleyelim yönündeki uyarımız pek dikkate alınmasada (biz 2 saat bekleriz diye tahmin etmiştik bir buçuk saatle yırttık) rahat bir şekilde Anadolu Yakasına döndük. Pazar 11:30’da başlayan Sami Yen mesaimiz akşam 23:30 sularında son buldu.
28.04.2008
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Bu resimde bende çıkmışım =)
Yorum Gönder