Lige ara verdik. Maalesef akılda kalan tek şey hakem hatalarıydı. Ama bakıyorum da Fenerbahçe dışında bütün takımlar mağdur. Şu lige neredeyse havlu atıyorduk sezon başındaki bariz hakem hataları yüzünden. Antep maçında Guiza'ya yapılan biçme girişimini es geçen, Kadıköy'de Alex'le ilişkiye girmek isteyen oyuncuya “yürü koçum“ diyen zihniyete rağmen 10 maçta 8 galibiyet ile geri geldik.
Bu dönem hakem hataları açısından inanılmaz şansız geçti. Belki 3-4 sezon boyunca anca gerçekleşecek uç olaylar bir yarıya sığdı. Ben çizgiyi geçti mi geçmedi mi tartışmalarının bundan daha fazla yaşandığı tam bir sezon hatırlamıyorum ki ilk yarıda daha ne kadarı oldu. Bu olay hakemlerin de bütün kimyasını bozdu. Nitekim Deivid’in füzesini gol saymayan hakemde ben art niyet aramam. Arayamam. Çünkü bir hakeme maç öncesi para verseniz, bu takımı katledeceksin deseniz bile o hakem o golü verirdi. Bu tamamen geçmiş haftalarda olan olayların psikolojik olarak hakemleri ne kadar yıprattığının göstergesidir. Şanssızlık. Allah ikinci yarı hakemlerimize yardım etsin.
Şimdi başta neden şikayet ettim peki? O bir tepkiydi aslında. Bakıyorsunuz GS-BJK maçına, yabacı oyuncu derdini anlatamıyor diye kırmızı kart görüyor. Maçın kaderi etkileniyor. BJK’li yöneticilerden GS aleyhine bir tane açıklama yok. Üstelik orada bile Fenerbahçe’nin maçına atıfta bulunuluyor. Şu yorumu kendi köşe yazarlarından dinledim: “Bunun adı Fenerbahçe kompleksidir. Bizi küçültüyorsun. Yeter Demirören.” Hakikaten inanamıyorum. Bu kadar silik bir başkan profili ben hayatımda ilk kez görüyorum. Çok dalga geçtiğimiz Özhan Canaydın’ın bile bir duruşu vardı. Benim köy kahvemden Hakkı Dedem yapardı böyle. Maçı izlerken tek bir hatada “Bu hakem satılmış Fenerbahçe’yi şampiyon yapacak bunlar. Belli her şey” diye dert yanardı. Üstelik maç Fenerbahçe’nin maçı olmazdı.
Önce Kadıköy’deki GS maçına bakın. Maç öncesi bir anda GS hakem hatalarından mağdur takım haline geliverdi. Keza BJK maçından önce de Ankaragücü-Fenerbahçe maçının hakemi değişmişti. Fenerbahçe yönetiminin bunda parmağı var diye dedikodular bizzat BJK başkanı tarafından çıkarıldı. Mağdur bir anda yine “kutsal ittifak” temsilcileri oldu. Gelelim TS’ye. Daha geçen haftalarda başkanları Bursaspor-TS maçını kastederek “lige balans ayarı çekildi“dedi. Son Eskişehirspor maçında da karşılığını aldılar. Ama hala konuşuyorlar. Yani mağdurlar. Bir sonraki maçları kimle? Fenerbahçe. Fenerbahçe ile oynayacak herkes mağdur. Hele Saraçoğlu’na geliyorsa duble mağdur. Tabii, kolay değil her sene her sene avuç yalamak. Aşınıyor.
Biz istemez miyiz TS ve BJK sonuna kadar yarışın içinde bulunsunlar? BJK başkanının ligden kopar kopmaz ”kupa bizim lig onların” tarzı iğrenç açıklamalarını duymak istemiyoruz. İkisinin de ikinci yarı GS’yi ağırlayacağının düşünürsek Allah onları yarıştan koparmasın. Biz kendi işimizi zaten görüyoruz. Ama midemiz bulanıyor. Her zaman yeni Sergenler, Cordobalar bulunuyor İnönü’de BJK’yi GS’ye madara edecek. TS’yi söylemeye gerek yok, içeride dışarıda 4 4lük(!) futbol oynuyorlar GS’ye karşı. Belki yarışta kalırlarsa biraz utanırlar, en azından onlara gönül verenlere karşı.
Son olarak Sivasspor’a bir paragraf ayırmak istiyorum. Başarıların için klasik tüm yorumcuların söylediklerine zaten katılıyorum. Ama iki şeye dikkat çekmek istiyorum. Daha doğrusu dikkatimi çeken iki demeci sizinle paylaşmak istiyorum. Birincisi Mehmet Yıldız’da fark ettiğim ve sonra diğer futbolcularda da gördüğüm, Bülent Uygun’dan bahsederken Bülent Ağabey demeleridir. Bu kadar güzel bir iletişim olabilir mi? Ama bence bu takımdaki başarının asıl sırrı Bülent Uygun’un şu sözünün altında yatıyor: “Bu takımda malzemecim ve ben dahil, herkesin yedeği var, hepimizin yeri dolar.” Helal olsun Asker Bülent. Yürekten selam olsun sana.
2009, hepimize Fenerbahçemizin başarılarıyla dolu bir yıl nasip etsin. Herkese selamlar, iyi seneler.
SERT
30.12.2008
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder