Emre-Fenerbahçe birlikteliğinin mutluluk seviyesi tartışılır ama ben çok daha farklı bir konuya değinmek istiyorum.
Fatih Terim’in asi çocuğu, Milli Takım kaptanı Emre çocuk yaşında büyük başarılar elde etti.
Bu aralar merak ettim de, Emre’nin çocuk yaşındaki maçlarını izliyorum. Merakımın sebebi şuydu: Acaba Emre o zamanlar gerçekten müthiş miydi, yoksa yaşıyla orantılı olarak beklentiler azdı da, beklentilerin çok mu üstüne çıktı? Şimdi böyle sorunca ikinci şık daha ağır basıyor ama ben düzelteyim. Emre gerçekten o zamanlar faydalı oynuyormuş. Yani teknik analizini yapmayacağım ama agresifliğiyle en formsuz anında bile günü kurtarıyormuş. -muş diyorum çünkü unutmuşum gerçekten. Dile kolay 7 senedir doğru düzgün izleyemedik Emre’yi. Unutmuşum.
Agresifliği dedim, gerçekten de öyleydi. Faul yapar, basar, kaba tabirle ısırırdı. Ama yıllar yılı o oyuncu gitti; şimdi yaptığı her faulden sonra kendini rakipten özür dilemek zorunda hisseden, hakeme 10 metre dışında yaklaşmamaya çalışan bir oyuncu geldi. Bunun sebebi ne peki? Herkesin farklı yorumu olabilir ama benim tespitim şu ki bunun yüzde yüz sorumlusu medyadır. Siz bir insanın karakterine, kişiliğine bu kadar çok dil uzatırsanız, o insan yaptığı her hareketin takip edildiğini düşünür. Kendini herkese -rakip oyuncuya bile- sevdirmeye çalışır.
Yani romantik bir taraftar olarak Emre’yi benimseyemiyorum ama söz konusu Fenerbahçe’min başarısı olunca maçları izlerken ister istemez bu analizi yaptım. Düşünüyorum da gerektiğinde yaptığı veya maruz kaldığı faulden sonra rakibe horozlanan, sevimsiz görünmekten korkmadan hakemle didişen bir Emre belki biraz hoşuma giderdi.
SERT
23.11.2008
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
sevmiyorum, sevmeyeceğim.
Yorum Gönder