Mezun oldun. Allah yolunu açık etti. Belli bir sene düşük mevkilerde çalıştıktan sonra, müdürlük için genç sayılabilecek bir yaşta fiyakalı bir şirkete gıcır gıcır bir genel müdür oldun. Emrinde üretimden, satışa, muhasebeden, lojistik bölümüne kadar onlarca yönetici, onların altında çalışan sayısız işçi ve çalışan var.
Baş yönetici olarak görevin birimler arası iletişimi maksimum seviyeye çıkarmak ve optimum çalışıp çalışmadıklarını kontrol etmektir. Bir şirkette işler karşılıklı güven prensibine dayanır. Bütün birimler karşılıklı güven içinde işlerini yürütür, sen de emeklerinin karşılığını layıkıyla verirsin. Şirkette sinerji üst seviyede olur.
Bütün bunları neden anlattım. Daha doğrusu hocam bana anlattı ben size niye aktardım? Çünkü hocam bunları anlatırken şu örneği verdi sınıfa. Kelimesi kelimesine aktarıyorum.
“Bakın Fenerbahçe’ye, geçen izlediniz mi? İstanbul Belediye ile oynadılar. Ekonomik açıdan bakarsanız bir Guiza etmez o takım. 2-0 yenildi Fenerbahçe. Neden? Takımda sinerji yok. Herkes görüyor Aragones ile Alex’in sorunları olduğunu. Semih’in küs olduğu besbelli. İyi bir yönetici bunlara izin vermez.”
Şimdi bunu söyleyen 70 yaşında, beyaz saçlı, göbekli, top sakalıyla tipik bir profesör. Hayal etmeniz zor değil. Buradan çıkaracak pek çok sonuç var. Ben uzun bir yazı yazdım bunun üstüne. Ama buraya koymayacağım. İster bütün resme bakıp Fenerbahçe sevgisinin eğitim düzeyi, yaş vs… kıriterle ölçülemeyeceğini görüp gururlanın. İsterseniz hocamın söylediklerinin satır aralarını iyi okuyup kulübümüzdeki yönetimin başarısını kritik edin. Başka şeyler de bulursunuz illaki.
Ben yazmaya devam etsem içiniz kararır. Çünkü çok doluyum. Bu sefer sessiz çığlık atıyorum. Nasıl olsa ne kavgam biter ne sevdam.
Sağlıcakla,
SERT
11.02.2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder