Gündelik yaşamın yorucu temposu herkesi bunaltır bazen. Kafamızın içinde arkası gelmeyen sesler yükselir her saniye. Hani bilirsiniz her an bir koşuşturmaca, böyle bir şeylere yetişmeye çalışma ama başaramama hissi vardır ya, onlardan bahsediyorum. Sürekli kaçırdığımız bir şeyler olduğunu düşünürüz. Unuttuğumuz mutlaka bir şey vardır bir yerde. Hayat o kadar hızlıdır ki yakalayamayız bir türlü.
İşte bu hayatı yavaşlatmanın belki de en etkili yoludur alkol. Ama argo tabirle de olsa hemen belirtmeliyim: "Ağzıyla içmesini bilen" için geçerlidir bu söylediğim. Alkol bir elek gibidir aslında. Gereksiz bütün sesleri kısar beyindeki, geriye sadece gerçekten bizim için önemli olan şeyler kalır. Hüzünse şişenin dibine kadar gidersin, neşe kaldıysa durmadan gülersin. Hayat yavaş çekimdir artık. Yakalamak çok kolaydır. Düşünceler kayıp gitmez bir o yana bir bu yana. Senin için neyin değerli neyin değersiz olduğunu o zaman anlarsın. Bu yüzdendir normalde hiç aramadığıon kimselere alkolüyken ulaşmaya çalışman. Cesaretin de artar alkolle belki ama asıl neden neyin önemli olduğuna karar vermendir. Hayat hızlıca akıp giderken kendimizi çok küçük hissederiz. Kocaman dünya miniciğizdir. Alkol o dünyayı küçültür. Güvenimiz artar. Normalde asla terkedemeyeceğimiz, ama terketmemiz gereken, sevgilimizi alkol alınca "şutlayabiliriz" anca. Karşısında el pençe divan durduğumuz patronumuzla sadece içki masasında "enseye tokat" takılabiliriz. Tekrar hatırlatmam gerekecek ama sanırım. Bu dediklerimin hepsi içmesini bilen için geçerlidir. Neyse, sonuçta alkol bir nedir? Bağımlılıktır. Peki Fenerbahçelilik nedir?
Fenerbahçe maçları öncesi stadyum çevresinde bulunanlar iyi bilir. Boğadan aşağı doğru sallanan adamın umrunda mıdır gündelik sıkıntılar? Tek gördüğü sarı ve lacivert, tek düşündüğü Fenerbahçedir. Moda sahilnde denizi seyrederek maç saatini bekleyen liseli, derslerini mi düşünüyordur acaba? Yoğurtçu parkından Şükrü Saraçoğlu'na bakan gencin aklında az önce ayrıldığı kız arkadaşı mı vardır? Tabii ki hayır. Fenerbahçe kendine güvendir. Toplu halde stada yürüyen kalabalığın aklından zerre yenilgi geçmez. Kolkola girersin yanındakiyle, yanındaki patronundur görmezsin. Maç öncesi kız arkadaşın arar kavga etmek için anında gideri verirsin. Dünyaya meydan okursun sanki. Asla yalnız hissetmezsin. Şimdi sizce Fenerbahçelilik bir nedir? Şüphesiz bağımlılık.
Bu iki bağımlılığın beraber yaşandığı çok özel bir yer vardır aslında, Nazlı diye bilinir. Şimdi onu da başka bir yazının konusu yapalım.
Sağlıcakla,
SERT
6.02.2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder