28.02.2009

Provokatörler İş Başında

Tribünler bir nebze olsun kendine gelmeye başlamışken, deplasmanda, Kadıköy'de taraftarın güzel performansı, haksız olarak dağıtılan cezaların mahkeme tarafından kaldırılması birilerini rahatsız etmiş olacak ki bu akşam maçtan sonra yine görev başındaydılar.

Maraton üstte maçtan sonra GFB'ye küfür etmeler daha da ileri giderek bıçak çekmeler...

Sonrasında ise polisin çocuk, bayan, yaşlı demeden koridorda ve tribünde terör havası estirmesi.

Maçtan önce kaybetsek ne olur, kazansak ne olur diyordum şimdi cevaplıyorum. Kaybetseydik heralde bu akşam bütün TV'lerde tribün terörü hortladı haberlerini izliyor olurduk. Baş aktör ise tribünlerde küfürü bitirdim, tribün terörünü bitirdim diyen bir başkan olurdu sanırım.

Eze Eze


Sivas'a takılan bir çelme mi yoksa şampiyonluk yolunda önemli bir adım mı bilemiyorum. Kadıköy'ü uzun süre sonra dolu gibi görmekte güzeldi.

FENERBAHÇE: 4 - SİVASSPOR: 2

Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu
Hakemler: Hüseyin Göçek xx, Tarık Ongun xx, Alpaslan Dedeş xx
Fenerbahçe: Volkan Demirel xx, Gökhan Gönül xxx, Önder xx, Lugano xxx, Vederson xxx, Deivid xx (Dk. 74 Gökhan Emreciksin xx), Emre xxx, Deniz xx, Uğur xxx (Dk. 83 Güiza x), Alex xxx, Semih xxx
Sivasspor: Petkovic xx, Abdurrahman x, Sedat x, Bilica xx, Murat Sözgelmez xx, Musa xx (Dk. 46 Murat Erdoğan x), İbrahim xx, Sylla xx (Dk. 46 Onur x), Sezer xx (Dk. 69 Balili x), Kamanan xxx, Mehmet xx
Goller: Dk. 3 Mehmet, Dk. 25 Murat Sözgelmez (Sivasspor), Dk. 4 ve 34 Uğur, Dk. 27 Semih, Dk. 77 Lugano (Fenerbahçe)
Sarı kartlar: Dk. 24 Lugano, Dk. 36 Alex, Dk. 40 Vederson, Dk. 88 Gökhan Emreciksin (Fenerbahçe), Dk. 45 Sylla, Dk. 56 İbrahim, Dk. 59 Kamanan (Sivasspor)

Kafamız Güzel

"Bordeaux zaferini Galatasaraylılar Derneğinde kutlayan Adnan Polat "İkinci UEFA Kupasını Saracoglu'nda kaldıracağız" iddiasında bulundu"

Şu Kadıköy'de UEFA Finali muhabbetine bulaşmamak için iki gün tuttum kendimi ama yeter be kardeşim. Kıyısından bizde olaya dahil olalım artık.

Final oynama ihtimaliniz uykumuzu kaçırmıyor, karnımızı ağrıtmıyor. Ne zaman finale çıkarsanız o zaman uzun uzun karnımın ne kadar ağrıdığından, kaç gece uyuyamadığımdan dem vururuz. Tabi finale çıktığınız zaman.

27.02.2009

Kaçıncı Kırılma Noktası?

Ya Sivas'a kaybedeceksin; kendi içinde büyük bir çıkmaza girip kelle avcılığına başlayacaksın, kongreyi bekleyeceksin.

Ya Sivas'ı yeneceksin; şampiyonluk yolunda Sivas'a çelme takıp kendi yarattığın yalancı baharlara kanıp sonrasında acı gerçekler ile karşı karşıya kalacaksın ya da berabere kalıp günü kurtaracaksın.

Üç sonuç da birbirinden beter. Bu sezon kaçıncı kırılma noktası artık bilemiyorum, ne olacaksa bir an önce olsun yeter ki şu sezon bitsin.

Düzeltme : İmla

25.02.2009

Yapboz Gibi



İzleyemeyenler için Youtube linki : http://www.youtube.com/watch?v=biGEKKTNyC4

24.02.2009

Aşığım Aşığım Sana

Ligin ikinci yarısının puan tablosu 5 hafta itibariyle şekildeki gibi. Fenerbahçe ve Galatasaray’ın hali gözler önünde. İki ezeli rakibin belki de en çarpıcı ortak noktası, 18 takımlı ligde yabancı teknik adamla çalışan yegane takımlar olmalarıydı. Bireysel bazda oyuncu kalitesine bakıldığında tartışmasız ligin en iyi 2 takımı olan bu iki kulübün, ikinci yarı itibariyle içinde bulundukları durum gerçekten içler acısı. İnsan düşünmeden edemiyor. Bu oyuncu kalitesi ve imkanlar yerli teknik adamlarımızın elinde olsaydı bundan daha kötü bir durum olur muydu acaba?

Skibbe’nin kovulup yerine Bülent Korkmaz’ın gelmesiyle yabancı teknik adamla çalışan tek kulüp biz kaldık. Her zaman istikrardan yana olduğum için sezon ortasındaki antrenör değişiminin bize fayda sağlayacağını düşünmüyorum. Ancak tablo da ortada. Sezon başında savunduğum bir konu vardı. Aragones’in yanına bir yerli teknik adam yerleştirilmeli diye. En azından Aragones’e geçiş sürecinde destek olacak biri lazımdı. 2-3 ay gibi kısa bir süre zarfında görev alıp, bu işi Fenerbahçe’nin menfaati için bedelsiz bile yapabilecek müthiş Fenerbahçeli isimler tanıyorum. Bu yapılmadı, Aragones halen daha geçiş sürecinde. İlk devre bizi kurtaran derbi maçlar olmuştu. Onların Aragones’in eseri olduğunu düşünen var mı? Bu camianın ruhunda var derbiler. Bundan daha felaket zamanlarımızda kazandığımız derbileri kimse unutmamıştır.


Takım kimseye umut vermiyor ama unutulmasın ligde bizim için bundan farklı bir tablo son yıllara hiç yaşanmadı. Ne zamanki büyük maçlar geldi, işin rengi değişti. Bu sezon umutsuzluğa sürüklenmemizin sebebi şampiyonluk adaylarının her zamankinden çok sayıda ve sağlam olmalarıdır. Yukarıdaki tablo bunun en büyük kanıtıdır.

Aslında bizim tek derdimiz sevdamız. Fenerbahçe aşkımız. İnanın kendimi Kadıköy’de sevgilisiyle görüştürülmeyen, aşkına biraz olsun doyabilmek için yağmur, çamur, soğuk, kar demeden şehir şehir dolaşan manyak bir aşık gibi görüyorum. Kısacası aslında bu sene şampiyonluktan geçtik. Kadıköy’de sevgilimize doyalım. Aşkımızı pankartlarla davullarla anlatalım. Bu sene kendimizi şampiyon sayacağız. Deplasmanda derbileri kazanırsak o zaman çifte kupa olur işte.

Saygılar,

SERT

23.02.2009

Ankara'da Fenerbahçe Tribünü



İzleyemeyenler buradan.

Şanslı Adamsın


Dün akşam Galatasaray Kocaeli'ye farklı kaybetmese, Skibbe gönderilmese yerine yeni teknik direktör aranmasa tüm spor programlarının, gazetelerin, taraftarların tek hedefi sen olacaktın Luis Aragones.

Ama şanslı adamsın çünkü Galatasaray ve Skibbe tüm yükü üzerinden aldı, gündem bir anda değişiverdi. Sezon başından beri ligde puan farkıda deliler gibi açılmıyor ve azda olsa umut devam ediyor.

Şanslı adamsın dedik ya, bakalım nereye kadar devam edecek bu şansın, şansımız.

22.02.2009

Eleman Aranıyor

Şu an içinde bulunduğumuz durum daha iyi anlatılamazdı.

Kaybolan Ruhumuz Seni Çok Özlüyoruz


Yazacak kelimeler bulmakta zorlanıyor insan.

Cumartesi sabahı 10:00 gibi çıktı otobüsümüz yola. Cuma gecesinin etkisinden çıkmamız biraz güç olduğu için sabah 6:00’da toplu kalkan otobüslere yetişemedik. Yol boyunca arka 5’li her zaman olduğu tam formundaydı. Yorulanın dinlenmeye çekildiği, yerine gelenin selefini aratmadığı bir takım gibiydi.

Otobüsten indiğimizde Ankara’nın soğuğu karşıladı. Maç saatine kadar zamanı hemen geçirmeye çalıştık. Blog aracılığıyla bize ulaşan Muhder'le maç öncesi sohbet etme fırsatı bulduk. Kendisine selam olsun tekrardan.

Daha maç başlamadan tribün olarak maçı ne kadar istediğimizi göstermiştik. Son günlerin en coşkulu kitlesi vardı tribünde. Öyle ki takımdaki ruhsuzluğun tribünü bitirmesi son beş dakikada olabildi ancak. Böyle bir taraftara hiç yakışmayacak bir takım vardı sahada. İlk 15 dakika iyi görünsek de 15 dakikada maç kazanılmıyor işte. Bu güne kadar mağlubiyetler sonrası yönetime de salladık, Aragones’i de hırpaladık ama oyuncuları hep koruduk. Artık ona bile gücümüz kalmadı. “Formayı çıkartın çıplak oynayın” diye haykırmak geldi içimizden.

Sonuçta klasik bir Başkent deplasmanı yapmış olduk. Dönüş yolunda lastiğin patlaması en azından bu deplasmanı akılda kalıcı yapan bir unsur oldu. O lastikte Ankara çıkışında değilde Bolu yolunda olsaydı ne olurdu bilemiyorum.

4:00 gibi İstanbul’daydık. Kaybedilen 3 puan ile dönüş yolu Ankara'ya gelirken olduğu gibi eğlenceli değil oldukça sessizdi.

Şimdi şu ironiye bakın. Haftaya Sivas’ı kendi evimizde yenersek bu hafta başında ki duruma döneceğiz. Ve yine Tanrı'nın bize bir hediyesi bu deyip Kayseri yollarına düşeceğiz. Bu bize haksızlık değil mi? İnsan bazen insin haftaya şu son darbe de bitsin bu çile diyor. Ama yürek buna izin vermiyor. İster misiniz şu berbat sezonda iki kupayı birden alalım.

Ben bu alemde yaşamıyorum değil mi?
Biliyorum.

Başlığı da maçın sonlarından bir tezahürat ile atalım.

"Kaybolan ruhumuz seni çok özlüyoruz"

Saygılar,

SERT

Düzeltme : İmla

Arkası Gelmez Dertlerimin #bilmem kaç



GENÇLERBİRLİĞİ: 1 - FENERBAHÇE: 0

Stat: 19 Mayıs

Hakemler: Yunus Yıldırım xx, Adil Sinem xx, Volkan Narinç xx

Gençlerbirliği: Isailoviç xx, Hakan Aslantaş xxx, Koray Avcı xxx, İlhan Eker xxx, Momha xxx, Burhan Eşer xx, Cem Can xx, Jedinak xxx, Soner xx (Dk. 90 Kemal Akbaba ?), Mustafa Pektemek xx (Dk. 80 Kahe x), Djite xx (Dk. 80 Bilal x)

Fenerbahçe: Volkan Demirel x, Gökhan Gönül xx, Önder xxx, Lugano xxx, Roberto Carlos xx, Deivid x (Dk. 53 Gökhan Emreciksin x), Deniz x (Dk. 57 Kazım x), Emre x, Uğur Boral x (Dk. 53 Vederson x), Alex x, Semih x

Gol: Dk. 14 Jedinak (Gençlerbirliği)

Sarı kartlar: Dk. 42 Lugano, Dk. 65 Roberto Carlos, Dk. 75 Kazım (Fenerbahçe)

20.02.2009

2001-2002 Fenerbahçe

Ümit Özat - Ogün - Uche - Ali Akdeniz - Rüştü - Zoran Mirkoviç - Kennet Andersson - Milan Rapaiç - Serhat - Mert Meriç - Lazetiç

Emin Cankurtaran

Emin Cankurtaran
1930-2009

19.02.2009

Biz Soralım Yönetim Cevaplasın

Yönetim iletişim konusunda bazen güzel işler yapıyor. Fakat bu güzel işler nedense hep yumurta kapıya dayandığı vakitte ortaya çıkıyor. Son olarak FBTV'de yayınlancak güzel bir programın yapılmasına karar vermişler.

Taraftar sorularını mail yoluyla kulübe iletecek, yönetim kurulu üyeleride bunlara cevap verecek. Mail adreside soru-cevap@fb.tv şeklinde.

Kağıt üstünde on numara bir program olacağı kesin. Aynı şekilde taraftarın ilgiside mutlaka yoğun olacaktır. Fakat insanın bazı çekinceleride olmuyor değil. Soruların dürüstçe cevaplanmaması, konuların saptırılması veya orta kafa gol şeklinde sorular sorulması gibi. Daha önce yapmadıkları şey değil sonuçta.

Örnek vermek gerekirse tribün konusunun sorulacağı Allah'ın emri. Hatta bende kendi çapımda bir kaç soru sordum, mutlaka benzer sorularda gönderilmiştir. Fakat işin şu boyutu var ki geçtiğimiz hafta yönetim kurulu üyelerimiz İBB maçında tribün grupları üç,üç,üç diye bağırmadığı halde bu rezil olayı tribün gruplarının üzerine yıktı ve buna şu an inanan binlerce insan var.

Fikri güzel, uygulanması ise zor olacak programı önce izleyelim ondan sonra endişelerimizde haklı olup olmadığımızı görürüz. Epey bombalar çıkacak gibi duruyor.

Ankara'nın Yolları Taştan


Bu sezon kaçıncı Ankara deplasmanı olacak bilmiyorum ama en kritik olanı olacağı kesin. Bütün olumsuz tabloya rağmen liderin 5 puan gerisinde olmak, herhalde Tanrı’nın biz cefakar taraftarlara acıdığının ispatıdır diye düşünüyorum. Her şeye rağmen yine çok sayıda otobüs kalkacak İstanbul’dan. Yine coşkulu, enerji dolu ve umutlu gideceğiz. Yalnız taraftar sayısı sınırlı olan Gençlerbirliği takımının Fenerbahçe’ye bu kadar az koltuk vermesi bana pek anlamlı gelmedi. Sonuçta nasıl olsa Fenerbahçe taraftarı engel tanımayacak ve stadın yarısını dolduracaklar.

Ankara’nın deplasman olmadığı tezahüratlara bile konu olmuşken, her sene orada fazlaca puan kaybetmemiz ciddi bir çelişki. Bu sefer farklı olmasını dilemekten başka yapabileceğimiz bir şey yok. Takımın mücadele etmek istediği zaman neler yapabileceğinin işaretlerini Hacettepe maçında aldık. Yine de rakibin zayıflığını göz ardı etmemek lazım. Oyuncu seçimi açısından da doğruların yapıldığı bir maç olmuştu ayrıca. Guiza-Semih kıyaslaması yaparak kabak tadı vermek istemiyorum. Gökhan Gönül’ün yokluğunda Önder’in göbeğe çekilip Ali Bilgin’in sağ beke yerleştirilmesi çok önemli bir karardı. Keşke aynı karar iki hafta önce Antep maçında da verilseydi de oldukça diri ve istekli görünen takımımız o aciz durumlara düşmeseydi. Bu hafta doğru oyuncu seçimiyle kazasız bir maç geçireceğimize inanıyorum.

Biz yine her zamanki gibi tribündeki yerimizde, 90 dakika omuz omuza, gırtlağımız patlarcasına bağırarak takımımızı destekleyeceğiz. Bu sefer ne tür deplasman anıları bizi bekliyor bilemeyiz. Ancak Efsane Maraton kişisinden yine unutulmaz bir performans bekliyoruz.

SERT

17.02.2009

Dua


FTK kura çekiminde Beşiktaş ile eşleşsek, hemen bir derbi olsa, onlar gelse, biz gitsek, turuda biz atlasak.

Hem bir Anadolu takımıda finali garantilese, Kayseri'de oynansa, kupayıda biz alsak. Çok mu şey istiyorum?

Bilmem, belki dua kapıları açıktır kabul olur.

O zaman Süper Loto'yu da ekleyelim bu akşamki istek listemize. Belli mi olur?

15.02.2009

Bravo Kızlar


İçeriye giren kadar giremeyeninde olduğu, salonda atmosferin mükemmel, küfüründe, makaranında bol olduğu bir maçtı.

Kolay galibiyet oldu, hepsine tebrikler.

Fenerbahçe 82 – 55 Galatasaray

Hediye


Sonuç güzel, tribün güzel, goller güzeldi. Maçtan önce Caferağa'da Galatasaray'ı yenerek stada gelmek daha güzeldi. Sonuç olarak Fenerbahçe Sevgililer Gününde hem basketbolda hem de futbolda bize unutulmaz bir gün yaşattı diyebiliriz.

Takım gibi mücadele ettiler, gollerden sonra takım olarak sevindiler. Bu güne kadar aklınız neredeydi be kuzum, hem bizi hem de kendinizi boş yere stres topu gibi yaptınız.

Boş tribünler??? Onlarda yönetimin armağanı...

FENERBAHÇE: 7 - HACETTEPE: 0

Stat: FB Şükrü Saracoğlu
Hakemler: Aytekin Durmaz xxx, Muhittin Gürses xxx, Mustafa İspiroğlu xxx
Fenerbahçe: Volkan Demirel xxx, Ali xxx, Önder xxx, Lugano xxx, Roberto Carlos xxx, Deniz xxx, Emre xxx, Deivid xxx (Dk. 46 Kazım xx), Alex xxxx, Uğur xx (Dk. 51 Gökhan Emreciksin xx), Semih xxx (Dk 75 İlhan xx)
Hacettepe: Ulaş x, Adnan x, Baykal x (Dk. 46 Ümit Bozkurt x), Orhan x, Murat x, Ufuk x (Dk. 32 Serkan x), Kadir x, Tozo x, Olgay x, Patiyo Tambwe x (Dk. 56 Arda x), Ümit Tütünci x
Goller: Dk. 10, 14 ve 58 Alex, Dk. 35 Lugano, Dk. 41 ve 48 Semih, Dk. 45 Deivid (Fenerbahçe)
Sarı Kartlar: Dk. 23 Patiyo Tambwe, Dk. 74 Ümit Bozkurt (Hacettepe)

14.02.2009

Tribün Anarşisi


Esasen "kimi kandırıyorsunuz" demek istiyorum. Kime mi? Oldukça evvel başlatılan "iletişim toplantıları" başkan tarafından "bu ne lan" diye karşılanmış olacak ki, aylık yapılması gereken toplantının aylar sonra bir yenisi yapıldı. Ali Koç ve Şekip Mosturoğlu tarafından yapılan basın toplantısında "yedirilmeye" çalışan birçok konu var elbette. Örnekse; "kaybedilen hiçbir şey yok" yalanı. Kazanılan ne varsa?...

Oysa hatırlanması kuvvetle muhtemeldir ki, bu takım yürüye yürüye şampiyon olacaktı sezon başında. Avrupa'da başarının kriteri ise "geçen sezon gelinen yerin üstüne çıkmak" olarak bildirilmişti bizzat başkan tarafından... Yapılan sunum "kaybedilen birşey yok" diye başlayınca peşi sıra gelicekler de düşündürüyordu nitekim.

Bunlar taraftar olamaz!

Mosturoğlu böyle dedi. "Üç üç" diye bağıranlar taraftar olamaz! Değil zaten Mosturoğlu. Birkaç senedir ayırmaya çalıştığımız "taraftar/seyirci" kavramına göre onlar seyirci zira. Ama kalkıp bunu da "grup"ların üzerine yıkınca komik oluyor haliyle. Tribünün içindekileri inandırması zor, zor ama ekran başında ya da ertesi gün gazete başında okuyanları etkiler mi? Galiba, evet. Biraz sonra da "bizim hiçbir tribün grubuyla kavgamız yok" diyecektir ki dedi de zaten.

Taraftarlığını ve Fenerbahçeliliğini sorguladığı "gruplar"la kavgalarının olmadıklarını da deklare etmiş oldu. Biz de yedik! Daha sonra sorunların "grup yöneticileri" ile olduğunu söyledi. Bunu da değerli "müşterileri"lerinin isteği gereği yaptıklarını söyledi. Maraton tribününde "ayakta" durup bağırma suretiyle müşterilerin maça konsantrelerini bozuyorlarmış. O kadar çok konsantre oluyorlar ki, "üç üç" diye bağırıp ne kadar maçın içinde olduklarını bizzat göstermeleri yeter sanırım. Ayrıca, tüm olanları "tribün anarşisi" ile bağdaştırıp Türk Futbol "ailesi"ne de sitemde bulunuyor: "Bizi yalnız bırakıyorsunuz." Ne yapacaklardı? Sizler gibi kendi taraftarlarına "ısmarlama" suçlar ile engel olup kendi bindikleri dalları mı keseceklerdi?

Kadıköy'de çam yarmalarının içinde F tipi tribün havası ile maç izleten bu "takım elbiseli yöneticiler" hem yönettikleri kulübü hem de camiasını henüz iyi kavrayamamışlar sanırım. "Kongrelerde grupları bitirdik, artık tek kendi grubumuz var" diye övünen bu yönetim aynı uygulamayı tribünde de göstermek istiyor. Ellerindeki güçleri de kullanarak taraftarlara cezalar vererek engellemeye çalışıyor. Bir kültürün asimile edilmesine göz yummayan bir avuç kalsa da inatla "ayakta" olan tribün insanları da bu günlerin de gelip geçeceğini biliyor. Ne yolcular gördük zira, hancı hep tribündekilerdi. Ve şimdi bay Mosturoğlu'nun dediği gibi "tribün anarşisi" istiyorum ben. İsyan ve direniş. Bu kültür bitmeyecek!

Konuk Yazar : immo guitti

13.02.2009

Aldın mı Cevabı?


Hemen son haftalarda yaşananlara hızlı bir bakış atalım ondan sonra asbaşkanlarımızın şahane açıklamalarını yorumlarız.

-KFY yayınladığı bildiri ile Ali Şen'i tribün konusunu çözmeye davet etti.

-Ali Şen tamam dedi, yurtdışından dönünce ilgileneceğini açıkladı.

-Bizim Stadyum'da Ali Şen, Aziz Yıldırım'ın tribün konusunda yanlış yaptığını belirtti, ertesi gün Aydın Üniversitesinde UNIGFB Ali Şen'i ağırladı, şikayetleri bir kez daha dile getirdi.

-Aziz Yıldırım'ın özel hayatı hakkında hoş olmayan haberler basına yansıdı

-Başkan bunları yapanların muhalefet olduğunu söyledi, muhalefet kabul etmedi

-Anti Aziz diye site açıldı.

-Gruplar Anti Aziz sitesi ile alakaları olmadığını belirtti, Aziz Yıldırım hakkında çıkan haberlerin yanlış olduğunu duyurdu.

-Ali Şen ile Aziz Yıldırım buluşması gerçekleşti.

-Bugün yapılan basın toplantısında Şekip Mosturoğlu tribün konusuna fazla değinmeden problemin sadece GFB ile olduğunu KFY ile bir problem olmadığını hatta başkan hakkında çıkan haberlerden sonra yapılan açıklamınında bunun göstergesi olduğunu söyledi.

-An itibariyle KFY açıklama yaparak "bizi yanlış anladınız, biz başkanlık makamına yapılan saldırıyı kınadık, tirbün duruşumuz aynı şekilde devam ediyor" diyerek yönetime ince ayar çekti.

Şimdi dönelim bugün asbaşkanlarımızın yaptığı muhteşem açıklamalara. Onlara göre tribünde problem yok, kavga yok, hiçbirşey yok. Problem sadece 50 kişilik bir grupla. Anlattıklarına öyle inanmışlarki İBB maçında üç üç diye bağıranların sorumlusuda GFB imiş. Diğer tribün grupları hiçbirşey yapmıyor, yönetimle güllük gülistanlık geçinip gidiyormuş. Valla kendileri öyle anlatıyor.

Tribünde yine kardeşi kardeşe düşürmek için KFY ile aramız iyi tadında açıklama yapıyorlar, forumlarda kıyamet kopmasına sebep oluyorlar. İstedikleride bu zaten. Ama bu sefer bu oyuna kimse gelmeyecek. Zaten KFY'de son yaptığı açıklama ile yönetime mesajı veriyor. Her şey açık biçimde ortadayken yönetim hala politik işler peşinde koşuyor.

Yazıklar olsun.

12.02.2009

Best Of Kadıköy 2


Best of Kadıköy diye başlık atmıştık on gün önce. Kadıköy'de çalan en güzel parçaları listeliyorduk. Best of Kadıköy 2 diye yeni bir başlık atarak unuttuklarımızı listelemeye devam edelim.

Samanyolu : Best Of Kadıköy listesini hazırlarken bu şaheseri nasıl unuttuğumu bilemiyorum. Bunun için beni taraftarlıktan atsanız yeridir. Maçlardan önce bir klasiktir, duyguların doruk noktasıdır, atkıların açılma performansına göre kimi zaman gözyaşı bile döktürür. Bazen maçların sonuna doğru atkılar açılsın Samanyolu başlasın şeklide vardır. Bu şekli ile deplasman tribününde güzel görüntüler oluşturur.

Son Mohikan : Yine atkılar eşliğinde anlam kazanan bir parça. Atkı yoksa bu şarkınında hiç bir anlamı yoktur bana göre. Stad görevlisi bu parçayı girdiği zaman başlayacaksın tapınma hareketine. Öyle oturarak, atkılarını açıp öne hafifçe eğilip kalkanlara gülmek kalleşliktir. Atkın yoksa ellerinle yap sende tapınma hareketini.

Fincanı Taştan Oyarlar : Bu şarkıyı tamamıyla bize mal etmek ne kadar doğru olur bilemem fakat güzel bir parçadır. Cimbomada böyle ..... diye devam eder. Rakipler ise Fenerli versiyonunu söylemekten çekinmezler.

Alem Biliyor : Lara'dan gelsin bu seferde. "Alem biliyor adam değilsin böyle gelmiş böyle gidersin .......(bu kısmını hatırlayamadım) Son sözüm sana Allah Versin" sözleri olan yine Galatasaray'a hitaben söylenen bir parçaydı. Allah Versin kısmında hoparlör sesi kısılır onun yerine taraftar avazı çıktığı kadar bağırırdı.

Best Of Kadıköy 2 serisininde sonuna geldik. Hala unuttuklarımız, atladıklarımız olabilir. Yorum kısmından desteklerseniz serinin üçüncüsünüde yaparız.

Yemişim Sevgililer Gününü


Yemişim Sevgililer Gününü Benim Yerim Fener Tribünü diyenler için 14 Şubat programını açıklıyoruz efendim.

Sabahtan kalkın güzel bir kahvaltı yapın, öğleden sonra sevdiğinize kavuşmanın hayalini kurun. Sarı Lacivertleri kuşanıp Kadıköy'e doğru yol alın. Saat 14:30 gibi Caferağa Spor Salonuna gelin. Nede olsa 15:30'da Galatasaray ile Bayan Baketbol maçı var. Belki Zafer Kalaycıoğlu'da teşrif eder unutulmaz bir maç yaşanır.

Basket maçından sonra toplu olarak Saracoğlu'na geçişte ilginç olabilir. Sürprizlere açık olan Hacettepe maçında aşkın en saf halinide en vahşi halinide yaşayabiliriz.

Sonuç ne olursa olsun sevdiğinizi bu günde yalnız bırakmayın.

11.02.2009

Başlığı Siz Koyun

Mezun oldun. Allah yolunu açık etti. Belli bir sene düşük mevkilerde çalıştıktan sonra, müdürlük için genç sayılabilecek bir yaşta fiyakalı bir şirkete gıcır gıcır bir genel müdür oldun. Emrinde üretimden, satışa, muhasebeden, lojistik bölümüne kadar onlarca yönetici, onların altında çalışan sayısız işçi ve çalışan var.

Baş yönetici olarak görevin birimler arası iletişimi maksimum seviyeye çıkarmak ve optimum çalışıp çalışmadıklarını kontrol etmektir. Bir şirkette işler karşılıklı güven prensibine dayanır. Bütün birimler karşılıklı güven içinde işlerini yürütür, sen de emeklerinin karşılığını layıkıyla verirsin. Şirkette sinerji üst seviyede olur.

Bütün bunları neden anlattım. Daha doğrusu hocam bana anlattı ben size niye aktardım? Çünkü hocam bunları anlatırken şu örneği verdi sınıfa. Kelimesi kelimesine aktarıyorum.

“Bakın Fenerbahçe’ye, geçen izlediniz mi? İstanbul Belediye ile oynadılar. Ekonomik açıdan bakarsanız bir Guiza etmez o takım. 2-0 yenildi Fenerbahçe. Neden? Takımda sinerji yok. Herkes görüyor Aragones ile Alex’in sorunları olduğunu. Semih’in küs olduğu besbelli. İyi bir yönetici bunlara izin vermez.”

Şimdi bunu söyleyen 70 yaşında, beyaz saçlı, göbekli, top sakalıyla tipik bir profesör. Hayal etmeniz zor değil. Buradan çıkaracak pek çok sonuç var. Ben uzun bir yazı yazdım bunun üstüne. Ama buraya koymayacağım. İster bütün resme bakıp Fenerbahçe sevgisinin eğitim düzeyi, yaş vs… kıriterle ölçülemeyeceğini görüp gururlanın. İsterseniz hocamın söylediklerinin satır aralarını iyi okuyup kulübümüzdeki yönetimin başarısını kritik edin. Başka şeyler de bulursunuz illaki.

Ben yazmaya devam etsem içiniz kararır. Çünkü çok doluyum. Bu sefer sessiz çığlık atıyorum. Nasıl olsa ne kavgam biter ne sevdam.

Sağlıcakla,


SERT

Tribün Kültürü

İlk önce KOSTAD (Kocaelispor) yayınladığı bildiri ile zor günler geçiren Fenerbahçe tribünlerinin yanında olduğunu duyurmuştu. Geçtiğimiz hafta ise TSC (Bursaspor) ile 17 Gençlik (Çanakkale Dardanel) aynı şekilde birer bildiri yayınladı. Son olarak ise Tatangalar (Sakaryaspor) Fenerbahçe taraftarına yapılan haksızlıklardan dolayı "Fenerbahçe Yönetimini Kınıyoruz" dedi.

Geç kalmış olunsada yavaştan tribün bilincini, kültürünü oturtmaya başlıyor Türk tribünleri.

Hepsine helal olsun, hepsine teşekkürler.

10.02.2009

Boşuna Efsane Değilsin

"Kim küçük bir grup, Genç Fenerbahçeliler mi? Onları Avrupa'da hangi maça gitsem görüyorum. Avrupa'nın ve Türkiye'nin her yerindeler"

"Sefa'nın dışarı çıkarılmasına izin vermeyecektin ve buna müsade etmeyecektin. Sevsende, sevmesende taraftara sahip çıkmak zorundasın"

Dün akşam Kanaltürk'te katıldığı Bizim Stadyum programında söyledi Ali Şen bu sözleri. Boşuna sana Efsane Başkan demiyorlar. Aradan kaç sene geçmiş yine de çıkıp taraftarını kolluyorsun, onların hakkını arıyorsun. Unutmadan ekleyelim Ali Şen'in olaya dahil olması KFY'nin bildirisiile başlamıştı. Bu sözlerden sonrada GFB Ali Şen'i Kadıköy'de oynanacak bir maça davet etti.

Gelir mi? Bence gelir.

Fener'de Scolari Sesleri


Scolari Chelsea'den kovuldu. Aragones'in buradaki durumu zaten sakat. Patlat abicim ordan hemen "Fener'de Scolari sesleri" diye bir manşet. Tam zamanı şimdi.

Deniz Kökcik

UNIFEB üyesi Deniz Kökcik geçirdiği şofben zehirlenmesi sonucu hayatını kaybetmiş ne yazık ki.

Mekanı cennet olsun kardeşimizin.

9.02.2009

Hangi Günahın Bedeli Bu?

Hangi bahane avutur bilmem
Hangi günahın bedeli bu
Kandırmıyor ne gündüzüm ne gecem
Böyle intikam olmaz

8.02.2009

Yapımda ve Yayında...

...emeği geçen herkese teşekkürler. Bir sezonun daha sonuna geldik.

Çıkmadık candan ümit kesilmez derler ama bu saatten sonrada görünen köy kılavuz istemez.



İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESPOR: 2 - FENERBAHÇE: 0

Stat: Atatürk Olimpiyat
Hakemler: Cüneyt Çakır xx, Serkan Ok x, Aleks Taşçıoğlu x
İstanbul Büyükşehir Belediyespor: Mehmet Ali xxx, Kus xxx, Barbosa xxx, Mahmut xx, Gökhan Süzen xxx, İskender xxx (Dk. 68 İbrahim xx), Efe xxx, Tjikuzu xxx, Erman xxx (Dk. 83 Kerim x), Serhat xxx, Adriano xx (Dk. 46 Metin xxx)
Fenerbahçe: Volkan Demirel xx, Gökhan Gönül xx, Önder x, Lugano xx, Roberto Carlos x, Deivid x, Deniz x, Emre xx, Vederson x (Dk. 46 Uğur x), Alex xx (Dk. 58 Kazım xx), Güiza x (Dk. 58 Semih x)
Goller: Dk. 4 İskender, Dk. 80 Tjikuzu (İstanbul Büyükşehir Belediyespor)
Sarı Kartlar: Dk. 32 Gökhan Gönül, Dk. 40 Volkan Demirel, Dk. 45 Güiza (Fenerbahçe), Dk. 36 Mahmut, Dk. 88 Kus (İstanbul Büyükşehir Belediyespor)
Kırmızı Kartlar: Dk. 44 Mahmut, Dk. 90+4 Tjikuzu (İstanbul Büyükşehir Belediyespor), Dk. 90+4 Gökhan Gönül (Fenerbahçe)

Burak&Cücü Turizm

Bu kara gecede bizi Olimpiyata taşıyan birde üzerine karnımızı doyuran Burak&Cücü Turizme teşekkür eder, gittiğimiz hangi maçı kazandık ulan diye sormak isterim? Bir süre beraber maça gitmeyelim.

Zorlu Deplasman

Olimpiyat Stadının durumunu en iyi özetleyen şeydir bu duvar yazısı bence. Galatasaray taraftarının haklı isyanıdır. Senede bir iki defa gittiğimiz, onda da tüm yol lanet ettiğimiz şu olimpiyata adamlar bir sezon boyunca gittiler.

Tabi şimdi eğri oturup doğru konuşmak lazım. Olimpiyat Stadının ulaşımı artık eskisi kadar berbat değil. Arabanız varsa çok rahat bir şekilde ulaşabiliyorsunuz. Rakip İBB olduğu içinde ne park sorunu ne de olmayan rakip taraftarla sorun falan yaşamıyorsunuz.

Birde işin acı gerçekleri var. Arabanız yoksa bu stada gelmek hala ölüm. Etrafta zaman geçirebileceğiniz veya birşeyler yiyebileceğiniz doğrudüzgün hiçbirşey yok. Çevre semtlerden gelen sucuk ekmekçiler var, onlarında sucuklarını yemek ciddi anlamda özgüven isteyen bir durum. Havanın durumu ise malumunuz. Bugün İstanbul'da hava yağmurlu ve rüzgarlı olduğuna göre Olimpiyatta durum içler acısıdır. Sıkı giyinmek lazım. Nitekim Süper Ligin hem taraftar hem de takımlar açısından en zorlu deplasmanlarından birine gidiyoruz bu akşam.

O değilde geçen sene İBB maçına gittiğimizde Edirne'den gelen Fenerbahçeli bir grupla karşılaşmıştık. Acaba bu maçada gelirler mi?

İBB - Fenerbahçe
19:00 - Olimpiyat Stadı

6.02.2009

Bağımlılık

Gündelik yaşamın yorucu temposu herkesi bunaltır bazen. Kafamızın içinde arkası gelmeyen sesler yükselir her saniye. Hani bilirsiniz her an bir koşuşturmaca, böyle bir şeylere yetişmeye çalışma ama başaramama hissi vardır ya, onlardan bahsediyorum. Sürekli kaçırdığımız bir şeyler olduğunu düşünürüz. Unuttuğumuz mutlaka bir şey vardır bir yerde. Hayat o kadar hızlıdır ki yakalayamayız bir türlü.

İşte bu hayatı yavaşlatmanın belki de en etkili yoludur alkol. Ama argo tabirle de olsa hemen belirtmeliyim: "Ağzıyla içmesini bilen" için geçerlidir bu söylediğim. Alkol bir elek gibidir aslında. Gereksiz bütün sesleri kısar beyindeki, geriye sadece gerçekten bizim için önemli olan şeyler kalır. Hüzünse şişenin dibine kadar gidersin, neşe kaldıysa durmadan gülersin. Hayat yavaş çekimdir artık. Yakalamak çok kolaydır. Düşünceler kayıp gitmez bir o yana bir bu yana. Senin için neyin değerli neyin değersiz olduğunu o zaman anlarsın. Bu yüzdendir normalde hiç aramadığıon kimselere alkolüyken ulaşmaya çalışman. Cesaretin de artar alkolle belki ama asıl neden neyin önemli olduğuna karar vermendir. Hayat hızlıca akıp giderken kendimizi çok küçük hissederiz. Kocaman dünya miniciğizdir. Alkol o dünyayı küçültür. Güvenimiz artar. Normalde asla terkedemeyeceğimiz, ama terketmemiz gereken, sevgilimizi alkol alınca "şutlayabiliriz" anca. Karşısında el pençe divan durduğumuz patronumuzla sadece içki masasında "enseye tokat" takılabiliriz. Tekrar hatırlatmam gerekecek ama sanırım. Bu dediklerimin hepsi içmesini bilen için geçerlidir. Neyse, sonuçta alkol bir nedir? Bağımlılıktır. Peki Fenerbahçelilik nedir?

Fenerbahçe maçları öncesi stadyum çevresinde bulunanlar iyi bilir. Boğadan aşağı doğru sallanan adamın umrunda mıdır gündelik sıkıntılar? Tek gördüğü sarı ve lacivert, tek düşündüğü Fenerbahçedir. Moda sahilnde denizi seyrederek maç saatini bekleyen liseli, derslerini mi düşünüyordur acaba? Yoğurtçu parkından Şükrü Saraçoğlu'na bakan gencin aklında az önce ayrıldığı kız arkadaşı mı vardır? Tabii ki hayır. Fenerbahçe kendine güvendir. Toplu halde stada yürüyen kalabalığın aklından zerre yenilgi geçmez. Kolkola girersin yanındakiyle, yanındaki patronundur görmezsin. Maç öncesi kız arkadaşın arar kavga etmek için anında gideri verirsin. Dünyaya meydan okursun sanki. Asla yalnız hissetmezsin. Şimdi sizce Fenerbahçelilik bir nedir? Şüphesiz bağımlılık.

Bu iki bağımlılığın beraber yaşandığı çok özel bir yer vardır aslında, Nazlı diye bilinir. Şimdi onu da başka bir yazının konusu yapalım.

Sağlıcakla,

SERT

Efendi Gibi İçinmiş

Sabah saatlerinde Efsane Maraton diye tanınan insan evladı, blog yazarı, Efendi Gibi İçin demiş. Buradan kendisine sesleniyorum.

Öyle blogdan sosyal mesajlar vermek güzel ama insan bazı şeyleri önce kendinden uygulamaya başlayacak. Seni buradan esefle kınıyorum. :)

SERT

Mekanı Cennet Olsun


İslam Çupi

1932-2001



"Şampiyon olmak mümkün, Fenerbahçe olmak imkansız"

Haftaiçi Bursa Deplasmanı

Haftaiçi olmasına rağmen İstanbul'dan hareket eden altı otobüsle sevdamızı haykırmaya gittik Bursa'ya. Yolda yapılan kontroller ve daha sonrasında İstanbul'dan gelen herkesin emniyette bekletilmesi can sıkıcı olsada Fenerbahçe için çekilen cefa kutsaldır diyerek avuttuk kendimizi. İstanbul'da Bursa taraftarına uygulanmayan kurallar bizlere uygulanmaya devam ediyor. Bir başka can sıkıcı olay ise bir Bursa klasiği haline gelen stada girerken yapılan alkol kontrolüydü. Geçen seneki uygulamayı bilmiyorum fakat 100. yılda gittiğimizde alkol kontrolü polisin suratına üflemekten ibaretti. Kafası milyonlarca olduğu halde içeri girebilenlere karşılık sadece iki bira içip dışarda kalanlarda vardı.

Stada girdiğimizde bu sene bizim taraftar için başka anlamlar taşıyan Sibel Can'dan Padişah çalıyordu. Artık bu şarkı Bursa'da sürekli mi çalıyor, Teksas'ın bir jesti mi yoksa tesadüf mü orasını bilemiyorum fakat hoş bir anı olarak hafızalarda yer etti.

Tribün olarak ne çok iyi ne de çok kötüydük. Bursa tribünleri içinde bir kaç şey söylemek lazım. Böyle takıma böyle taraftar fazla. Yani Bursa taraftarı kesinlikle bu takımı haketmiyor. 80'den sonra yaptıkları şov ile alkışı hak ettiler.

BURSASPOR: 1 - FENERBAHÇE: 3
Stat: Atatürk
Hakemler: Hüseyin Göçek x, Mustafa Emre Eyisoy xx, Alpaslan Dedeş xx
Bursaspor: Ivankov x, Ömer x, İbrahim x, Ali x, Mustafa Keçeli xx, Kirita x, Mustafa Sarp x (Dk.78 Bekir Ozan x), Romaschenko x (Dk. 46 Veli xx), Volkan Şen xx, Tadeu x (Dk. 63 Young Rok xxx), Sercan x
Fenerbahçe: Volkan Babacan xxx, Lugano xx, Önder xx, Roberto Carlos xx, Gökhan Gönül xxx (Dk. 72 Yasin x), Emre x (Dk. 44 Deniz xx), Selçuk xxx (Dk. 64 Gökhan Emreciksin x), Vederson xx, Alex xxx, Deivid xx, Guiza xx
Goller: Dk. 23 ve 25 Alex, Dk. 40 Guiza (Fenerbahçe), Dk. 84 İbrahim Öztürk (Bursaspor)
Sarı Kartlar: Dk. 31 Volkan Şen (Bursaspor), Dk. 35 Emre, Dk. 80 Lugano, Dk. 80 Deivid (Fenerbahçe)

Efendi Gibi İçin

Edebiyle içmeyi bilmeyip, sağa sola salça olanlara vermeyin kardeşim şöyle şeyleri.

Vallahi rezalaet, billahi rezalet :)

4.02.2009

Aradığım Büyük Aşk

Bayan basketbolcularımız Euroleague'de çeyrek finalde, bayan voleybolcularımız Türkiye Kupasında finalde, yarında yarı final biletini almaya Bursa'ya gidiyoruz. Haftaiçi olmasına rağmen güzel bir deplasman olacak gibi duruyor.

Şöyle yoğun maç temposu olunca insan yoruluyor ama herşeye rağmen değiyor. Boşuna mı bağırıyoruz aradığım büyük aşkı ben doğarken sende buldum diye :)

3.02.2009

Kongrede Oy Hakkı Verdik...


Sadettin Saran'ı başkan seçtiniz.

Kongrede oy hakkınız olsaydı demiş, aday olarakta Aziz Yıldırım, Şadan Kalkavan ve Sadettin Saran'ı koymuştuk. Toplam 348 oyun, Aziz Yıldırım %35'ini, Şadan Kalkavan %11'ini, Sadettin Saran ise %52'sini aldı. Saran'ın bu kadar fark atmasını beklemiyordum. En azından Şadan Kalkavan ile biraz paylaşırlar gibi geliyordu fakat blog ziyaretçilerinin çoğu Saran'dan yana çıktı. İlginç oldu yani sonuçlar.

Şimdilik mini kongremizin sonucunu bir kenara not edelim, ilerde yaptığımız anketlerin sonuçları ile kıyaslarız.

Kadıköy'de Final II

Biletlerin kime çıktığı belli olmuş, kartlardan para çekilmeyede başlamış fakat bizim hesapta hareket yok.

"Alemin keyfi yerinde yine maşallah
Bize de bir gün kader güler inşallah"


Kadıköy'de Final

2.02.2009

KFY Çok Sert Girdi

Sayın Efsane Başkanımız Ali Şen, Size Sesleniyoruz !

Fenerbahçe tribünleri olarak artık dayanma sınırlarını çoktan aştık, sabrımız taştı. Çok uzun süredir üstümüze oynanan oyunlarda artık son noktaya gelindi. Devletin emniyet güçlerinin de anlaşılmaz tutumuyla Aziz Yıldırım'ın bizlere yaptıklarını tekrar herkese anlatmak ve bizi bu durumdan çıkarabilecek tek kişi olan Ali Şen Başkanımız'a seslenmek istiyoruz.

Efsane başkanımız, 96'da Trabzon'da sahaya inerek sahip çıktığınız Büyük Fenerbahçe Taraftarı'nın içinde bulunduğu durumu size anlatmak ve bu antidemokratik, bu diktatörce, bu Fenerbahçelilik değerlerinden uzak hareketlerin üstesinden gelmek için size çağrıda bulunmak istiyoruz.

Sene başından beri sayısız saçma uygulamayla karşılaştık. Önce maraton üst tribünü E blokta bileklik uygulaması başladı. Sanki tatil köyüne giriyormuşuz gibi o blokta oturan taraftarlarımıza bileklikler takıldı. Arkasından çam yarması gibi sayısız bodyguardlar dikildi kapılara, tribünlere. Bu kişilere ödenen paralar neden kulübe harcanmadı merak ediyoruz, harcanmış olsa belki de takımlarımız daha iyi durumlarda olurdu. Bunlar yanında tribüncü gözüken ama tek amacı başkan aleyhine çıkacak sesleri engellemek olan ve bir çok maça yanlarında bıçaklarla giren mafya kılıklı tipler stada sokuldu. Yetmedi, taraftarın sinmediği görülünce cezalar başladı. Hiçbir suçu olmayan kişilere maçlara girememe cezaları verdirildi. Verdirildi diyoruz, çünkü tanınan ve bilinen kişilere ısmarlama cezalar geldi. Stadta olmadığı halde ceza alan taraftarlarımız oldu. Alakasız bir şekilde deplasmanda olay çıkartma gerekçe gösterilerek cezalar verildi. Hiçbirinin kanıtı, belgesi yokken bu cezalar verildi. Mahkemelerden dönen cezalar olmasına rağmen kışkırtıcı bir şekilde üstümüze oynanmaya devam edildi. En son pazar günü oynanan maçta bu önemli maç devam ederken taraftarlarımız çağrılıp ortada hiç bir şey yokken fişlendiler.

Maç sonunda aleyhte protestolar olunca önce susturmak için stad hoparlöründen şarkılar çaldırıldı, sonra dışarı çıkmakta olan taraftarın yürüdüğü kordiroların ışıkları kesildi. Çoluk çocuk, bayanlar itiş kakış büyük bir tehlike altında çıkabildi stadtan. Bu tamamen hukuk dışı cezaları da bu uygulamaları da size şikayet ediyoruz Sayın Ali Şen !

Şimdiye kadar başkanımızdır dedik sustuk, yaptıklarına hürmeten sustuk, ama artık yeter. Emniyet güçlerini de arkasına alarak hiç bir şey dinlemeden, yasa-hukuk tanımadan gerçek Fenerbahçeliler'e olan saldırısını iyice arttıran Aziz Yıldırım'ı artık tanımıyoruz. Başkanımız diyemiyoruz, çünkü bu hareketler senelerce bizlere öğretilen Fenerbahçelilik değerlerinden tamamen farklıdır. Tek reis benim diyen başkanın, camiayı ve taraftarları birlik altında tutması gerekirken, uzlaşıcı olması gerekirken bu kavramlardan çok uzak şekilde bizlere savaş açması bizim de sabrımızı artık taşırmıştır. Şu dakikadan sonra artık Aziz Yıldırım bizim başkanımız değildir. Tribünlerde Fenerbahçemiz için olmaya, sesimizle, varlığımızla Fenerbahçemiz'e destek vermeye son nefesimize kadar devam edeceğiz. Ancak yaklaşık 750 oyumuzla kongrede kesinlikle ama kesinlikle kendisinin yanında olmayacağımızı, karşınıza kim çıkarsa çıksın, rakibi olan adaya destek vereceğimizi bildiririz.

Zaman öyle bir zaman ki Fenerbahçeliler birbirlerine düşmek üzere. Kardeş kardeşe kırdırılmaya çalışılıyor. Bunu engelleyebilecek olan tek isim sizsiniz Sayın Ali Şen. Fenerbahçeliler olarak bunu sizden bekliyoruz. Artık Fenerbahçe tribüncüleri olarak yasaların işlediği bir stadta maçlarımızı izlemek ve canımızdan çok sevdiğimiz Fenerbahçemiz'e destek vermek istiyoruz.


Bizim için aziz olan sadece FENERBAHÇE'dir.
Saygılarımızla
KFY


Alıntı: www.kfy96.com

Amigo Nurullah

Geçen akşam Caferağa'dan çıkmış arkadaşlarla muhabbet ediyorduk. Konu doğal olarak Fenerbahçe ve tribünlere kaydı. Oradan buradan derken Amigo Nuri(Nurullah)'nin ne kadar iyi bir insan olduğundan, saf duygularla Fenerbahçe için çabaladığından dem vurduk. Sohbetin sonunda da Allah nazardan saklasın dedik, tahtaya vurduk.

Dün akşam, Gaziantep maçında, Eskişehir'de yakmadığı meşaleden dolayı ceza aldı Amigo Nuri.

1.02.2009

Emir Kulu

Bizim meşhur güvenlikleri artık bilmeyen yoktur. Ayı gibi olanlardan değil merdivene ip gibi dizilen emir kullarından bahsediyorum. Sabah 10'dan akşam 11-12'ye kadar ayakta, alacağı para da 30 lira. Eğer görevli olduğu yerdeki camekanlardan atlayan zıplayan, maçı merdivende izleyen olursa o 30 lirayıda yarı yarıya kesiyorlarmış. Nasıl tespit edecekler diye sordum? Maçtan önce yelekleri ile boy fotoğrafı çekiyorlarmış, yelek numarasından enseliyorlarmış. Demek ki buradan ne öğreniyoruz? Kamera görünteleri sadece taraftara ceza vermek için değil aynı zamanda güvenliğin yevmiyesinden kesmek içinde kullanılıyormuş.

Ne sistem kurmuşsun be başkan...

Maçtan Besteler

Sevdamıza kimse engel olamaz,
Bazen hüzün vardır,
Bazen mutluluk,
Fener sevgisinin adı konamaz,
Ne kupa büyüklüğü,
Ne şampiyonluk


* * * * * * * * * * *


Trabzon'a çaylar,
Bize de cezalar,
Bu nasıl iş başkanım,
Stadı mı yakalım
(Bileklik melodisi ile)

2 Haftada 4 Puan


Şampiyonluk yolunda iki haftada kaybedilen dört puan. Yürümeye devam...

FENERBAHÇE: 1 - GAZİANTEPSPOR: 1
Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu
Hakemler: Özgüç Türkalp xx, Serkan Gençerler xx, Hüseyin Fidan xx
Fenerbahçe: Volkan Demirel xxx, Önder xx, Lugano xx, Yasin xx, Roberto Carlos xx, Deivid x (Dk. 59 Semih xx), Emre xx, Selçuk xx (Dk. 79 Josico ?), Uğur x (Dk. 59 Kazım x), Alex xx, Güiza x
Gaziantepspor: Murat Şahin xx, Erkan xx, Bekir xx, Deumi xxx, İsmail xx, İlhan xx (Dk. 62 Mehmet x), Murat Ceylan xx (Dk. 90 Julio Cesar ?), Hakan xx, İvan xx (Dk. 72 Erman xx), Tabata xxx, Beto xx
Goller: Dk. 82 Erman (Gaziantepspor), Dk. 85 Alex (Fenerbahçe)
Sarı kartlar: Dk. 41 Murat Ceylan (Gaziantepspor), Dk. 45 Selçuk, Dk. 50 Emre, Dk. 73 Önder, Dk. 80 Kazım (Fenerbahçe)