31.03.2008

Beşiktaş - Fenerbahçe III

Kabataş geçilmiş, stadın önünde polis kordonuna girilmiş. İtiş kakış bir şekilde ilk polis kontrolünden de geçilmiş sıra merdivenlere gelmiş. Merdivenlerden çıkıp turnikeye oradan da tribüne gireceğiz. Ama mümkün değil. Başlarda düzgün gibi görünen sıra dakikalar geçtikce merdiven başında yığılmaya başlıyor. Turnikeye çıkan merdivenler aslında geniş ama merdiveni bir kişinin çıkabileceği şekilde bölen bir demir var İnönü'nün girişinde. Geri kalan boşlukta ise polisler bekliyor. Merdiven başına yığılan yüzlerce kişi oradan girmeye çalışıyor. Saatler geçtikçe millet sabırsızlanıyor, arkada kalanlar öne yükleniyor, ön taraf sıkışınca kendini arkaya itiyor. Sağdan girmeye çalışanlar sola yükleniyor, soldan gelenler merdivenden uzaklaştıkça sağa yükleniyor. Buraya kadar herşey normal zaten. Türk milleti olarak sıkışık ortamlara, itiş kakışa alışığız. Ama sürekli gidip geldikçe içeri girmeye çalışanlar birbirine tutundukça aklıma Heysel faciası geldi. Biri yere düşse ayvayı yerdik zaten. Herkes onun üstüne yıkılırdı o karambolde. Sonradan emniyet akıl ettide arka tarafı ikiye böldü yığılmayı engellemek için. Tabi onlar arkayı bölene kadar ben bir şekilde merdivenleri çıkmaya başlamıştım.

Adnan Aybaba

Deli meli ama en azından sözünde durmuş, Verkaç'ta formayı giymiş.

Rating falan işte bu işler böyle yürüyor.

Not: Fotoğraf tribundergi.com'dan alıntıdır

30.03.2008

Beşiktaş - Fenerbahçe II

Maçtan önce yaşananlar, televizyondan izleyenlerin söylediğine göre beklenmedik şekilde iyi olan tribün performansımız, tartışmalı pozisyonlar bir yana benim için maçın en anlamlı karesidir yukarıdaki fotoğraf.

Özlemişiz golden sonra futbolcu tribün bütünleşmesini.

Beşiktaş - Fenerbahçe I



Salı Pazarı-Kızıltoprak tarafından Haydarpaşa'ya oradan da motora. Motora bindik iyi ama çoğu kişi motorun nereye gittiğini bilmiyor. Ya da ben öyle zannediyorum. Motordan bir indik stad armut gibi karşımızda. Caminin yanına yanaşmışız meğer. Daha ne olduğunu anlamadan yukarıdan, setüstünden yağmaya başlayan taşlar,şişeler. İlk şoku atlatıktan sonra ise karşılık vermeler. Polisin müdahelesi ve hep beraber stada yürümemiz.

Not: Plakis'e selamlar olsun

29.03.2008

İnleyen Nağmeler...

Kaç gündür ruhumu sarıyor. Sabah yaşadığımız heyecanın, mutluluğun akşamda devam etmesi en büyük dileğim tabi ki.

27.03.2008

Efsane Vapur


Geçtiğimiz sezon o Efsane Vapur'u hatırlamayan var mıdır acaba?

Kezman'ın attığı, şampiyonluğun yarınlara kaldığı Beşiktaş maçı. UNIFEB'in hazırladığı(yanlışım varsa düzeltin)sarı üzerine lacivert FENER yazan, leş gibi boya kokan ama maçtan sonra çok prim yapan, "bende ordaydım" demenin bir başka şekli haline gelen el emeği ufak bezlerin olduğu maç.

Şampiyonluk garantilenmemişti ama bizimdi işte artık. Önceki gün tek gişeden çıkan biletleri almak için çekilen çile, maçı kazandıktan sonra tribünde bibergazı eşliğinde çekilen çilenin sefasını sürebilirdik artık. O da vapurda olacaktı işte. Maçtan önce mırıldandığımız besteler artık boğazı inletiyordu. Ormandan kesilen çamlar, şampiyonluklar ve daha niceleri. Adı sonra Efsane Vapur olarak kaldı.

25.03.2008

Ama Olmaz ki Böyle

Rüştü'nün sakatlığından ötürü Cumartesi akşamı forma giymesi zormuş. Ama olmaz ki Rüştü böyle. Süper Kupa finalinde yoktun, ligde yoktun şimdi de formasını giydiğin takımı sezonun en önemli maçında yalnız bırakman söz konusu.

Senin gibi adama yakışıyor mu hiç?

Hayatım Fenerbahçe

"Aynen böyleydi işte eskiden. Selamlar olsun efsane maratona" demiş Hayatım Fenerbahçe.

Sana da selamlar olsun.

24.03.2008

Bilet Mücadelesi

-Sabah meraktanda olsa yolumuz bir şekilde düştü Biletix gişelerine. Kombine sahibiyiz ya tuzumuz kuru olduğu için şebelek şebelek dolaşıyoruz etrafta. Ama aynı şeyi sırada bekleyenler için söyleyemem ne yazık ki.

-Caddebostan Migros'taki Biletix sırası daha insaflı olsada(otoparkın arkasına doğru) aynı şeyi stadta bulunan gişe için söylemek çok zor. Saat 10 gibi önünden geçtiğimde sıra Burger King'in önünden Salı Pazarına doğru yol alıyordu. Nerede durdu bilemem tabi.

-Caddebostan'da bulunan Penguen'in söylediğine göre 12:30 gibi Maraton ve Fenerium biletleri bitmiş. Doğrudur valla. En son kale arkası için çırpınıyormuş millet. Sinirler gerildikçe de ufak tefek tartışmalar cabası.

-Karaborsa'da Maraton Üst'e 500 YTL diyen tiplerde hemen türemiş. Bunların alayını en kısa zamanda yakalayıp öpmek lazım. Midesiz herifler. Maraton ve Fenerium alt fiyatlarını soramadım, sormak istemedim. Sizde denemeyin bence.

23.03.2008

Bu hayat bitecek

Youtube zımbırtısı çalışsa videosunu koyardık ama açamıyoruz işte. Dns ayarları falan diyorlar ama o işide beceremedik. Siz sözlerle idare edin.

Bu hayat bitecek,
Elbet sonunda,
Herkes ölecek,
Şu zavallı kalbim,
Son nefesinde,
Fener diyecek

Kasımpaşa maçında Maraton Üst'ten...

Bu güzel besteyi bizimle paylaşan arkadaşa teşekkür ederim. Her ne kadar kendisiyle bazı sözler konusunda tartışsakta bana göre doğru olan bu. Haftaya doğrusunu öğrenir, yeniden paylaşırız.

Düzeltme :İsimsiz yoruma göre;

buuu hayat bitecek
elbet sonundaa
ölüm gelecekkk
şuuu yaralı kalbiiim
son nefesindeee
fener diyeceek

Doğrusu budur. Açıklamasını yorumlar kısmına koydum zaten. Uyarı için teşekkür ederim.

Düzeltme 2 :

Ufak bir hatırlatma

Chelsea maçına daha on gün var. Arada Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımının Galatasaray ile, futbol takımınında Beşiktaş ile deplasmanda maçı var. Hani yarın Chelsea maçının biletleri çıkıyor, hemen Chelsea maçına odaklanmayın diye ufak bir hatırlatma yapmak istedim. Yoksa "Boşver GS'yi BJK'yi, sadece Chelsea maçı" diyenlerdenseniz yarın saat 10:00'da tüm Biletix gişelerinde sadece taraftar kart sahipleri için satış başlıyor.

Taraftar kart sahibi olmadığı için bu maça bilet alamayacak seyirci ve taraftara geçmiş olsun, telefon başında ve gişelerde bilet kovalayanlarada Allah yardımcı olsun derim.

22.03.2008

Üzme kendini...


"Üzme kendini boşa kardeşimizsin Kasımpaşa Legend Soni"

20.03.2008

Oktay'dan sessiz veda

Kısa bir dönem Fenerbahçe forması giyip, çubuklu için mücadele etmiş olsada bizim Beşiktaşlı Oktay olarak bildiğimiz Oktay Derelioğlu, profesyonel futbol hayatını noktalamış. Belçika'ya attığı o meşhur gol, eşinin intiharı, sonrasında Serdar Topraktepe ile yaşadığı mevzular ve son olarakta Cihan Oskay'lı efsane Telegol'de dile getirdiği şike iddiaları. Teknik direktörlük yapmak istiyormuş, yolu açık olsun diyoruz.

http://www.ntvmsnbc.com/news/439855.asp

Bir Çeyrek Final Daha

Futboldan sonra basketbol takımıda Avrupa'da çeyrek finalde.

FENERBAHÇE 75 - 59 TAU CERAMICA

Not: Arkada Rasim Başak'a dikkat...

19.03.2008

Muhteşem Çarşamba!!!

TAU Ceramica maçı için muhteşem Çarşamba diyorsun, 1 ve 5 YTL'ye bilet satıyorsun, bedava t-shirt dağıtıyorsun madem bu kadar hizmet veriyorsun taraftarı salona çekmek için, anlaş İETT ile bedeli karşılığında adamda taşı merkez noktalardan Abdi İpekçi'ye. Atsın millet 2 bilet gidip gelsin işte. Biletler ucuz nasılsa salon dolar dersen o zaman söyleyecek lafım yok ama biletler pahalıyken yapsaydınız bari bunu.

18.03.2008

Endirek Serbest Atışlar

Geçenlerde mail kutusuna reklamı gelmişti, ne güzel futbolla ilgili bir kitap daha diye iç geçirirken alınacaklar listesine ekleyip maili kapatmıştım. Jeton köşeli olduğu için bir hafta sonra düştü. Kitabın yazarı olan Utku Yasavul adı blogculara pek yabancı olmasa gerek. Kendi blogu Almankale'yi geçtiğimiz ay tüm yazılarını silerek kapatan Utku Yasavul. 8 ay yazdım, artık başka şeyler yapmak lazım demişti bloga son koyduğu postta. Şimdi kitabını çıkarmış. Alınacaklar listesinde duruyordu artık almak farz oldu. Tebrikler Utku Yasavul.

"Reklam metin yazarı Utku Yasavul tarafından kaleme alınan kitabın editörlüğünü, sports marketing alanında doktora yapan İstanbul Ticaret Üniversitesi Araştırma Görevlisi Caner Giray yapmıştır.

Endirek Serbest Atışlar, yıllarca bir yerlerde duyup da unuttuğumuz, aklımızdan silinip giden futbol sözlerini bir araya getiriyor. Bazıları, futbol tarihini değiştiren aforizmalar. Bazıları; keskin zekayla yapılmış, hazır cevaplık içeren durum tespitleri ve bazıları da bizi kahkahaya boğan gaflar. Bu kitap; futbolu oynayanların, konuşanların, yönetenlerin, sevenlerin, sevmeyenlerin, bu güzel oyun içinde bilgi, entelektüalite, felsefe olmadığını düşünenlerin; futbola bakışını değiştirecek."

Vladimir Beschastnykh

Aşağıda Simao'yu yazdık, Bescasnik'i yazmazsak olmaz. Türkiye'ye gelişi de gidişide epey olay olmuştu o dönem. Rivayetlere göre Sadettin Saran bu transfer için Rus mafyasıyla kapışmıştı. Arada kaptırılan paralar, tehditler derken bu transfer Sadettin Saran'ın yöneticiliğine mal oldu sonra.(Tabi görünen neden buydu)

Her transferde olduğu gibi heyecanla karşıladık Bescasnik'i ama o da yalan çıktı. Gönül isterdiki oynadığı futbolla hatırlansın ama o sadece ismiyle hafızalara kazındı. Fenerbahçe'ye gelene kadar kötü sayılmayacak bir kariyeri vardı fakat kapağı adını sanını bilmediğimiz Kuban diye bir Rus takımına zor attı. Sonrasında ise Dinamo Moskova, FC Oryol, Khimki'ye düşmüş yolu.

Simao

Fenerbahçe'nin günü kurtarmak için yaptığı transferlerden sadece biriydi Simao. Gelmeden önce kurtarıcı mertebesine ulaşmış olsada öyle olmadığı hemen anlaşılmıştı. Geldiğinde 34 yaşındaydı bu ihtiyar delikanlı. Çubuklu formayı 12 maçta giydikten sonra kapağı Ankaragücü'ne attı. Fenerbahçe'nin yaptığı en mantar transferler sıralaması yapılsa ilk beşe kafadan girebilecek bir futbolcuydu. Ankara'dan sonra ne yaptı, ne etti bilen yok heralde.

15.03.2008

Ne Bekliyordunuz

Chelsea çok zor takımmış, öyle böyle değilmiş. Schalke çıksaymış, Roma çıksaymış daha rahat olurmuş. Hayır kardeşim, hiç de öyle değil işte. Bizim Fenerbahçe camiası eğer Schalke veya Roma ile eşleşseydi o zaman ayvayı yerdi işte. Oynamadan maç kazanmaya çok hevesli olduğumuz için daha maçları yapmadan yarı final hayalleri görmeye başlardık. Zaten Avrupa'da son sekize kalmışsın kolay rakip bekliyorsun, hayır bilmiyorum yani Kasımpaşa falan mı gelecekti. Olursa olur, olmazsada çıkıp kimse niye Chelsea'ye elendin diye sormaz bu saatten sonra. Onun için sadece tadını çıkarmaya bakalım biz. Futbol bu belli mi olur?

14.03.2008

Chelski tuttu

-Zamanında Fanatik veya Fotomaç'ın İddaa ekinde böyle bir başlık vardı. O dönemde çok fazla sakat ve cezalı oyuncusu bulunan Chelsea için atmışlardı bu başlığı. Kura çekiminden sonra aklıma nedense ilk olarak bu olay geldi. Artık nasıl anlarsanız başlığı.

-Aradan çok zaman geçti, önceden düşünen taraf hep biz olurduk şimdi birazda karşı taraf düşünsün. Barcelona eşleşmesine bile iyi olur dediğimiz kuradan Chelsea'nin çıkması gayet güzel oldu.

-2 Nisan akşamı tek beklediğim "yenilsen bile maçın sonunda sırılsıklam olsun o forma"

-Arada Chelsea'nin kuruluş yılıda 1905. Totem yapmayı sevenlere selam olsun.

Bende aynısından istiyorum

Hıncal'ım,
Bana sağdakinden gerekiyor senin gibi uçabilmem için, sen ne içtinde böyle uçtun?

http://www.sabah.com.tr/2008/03/13/haber,B94A056E2E6F4545BC43F3D0A3E12269.html

12.03.2008

Sar bakalım ordan...

Dün akşam son takımında belli olmasıyla artık kura moduna girebiliriz. Elimizde en sağlamından altı takım var. Schalke ve Fenerbahçe'yi bu sağlam altının dışında tutuyorum malumunuz. Sabah,öğlen,akşam olmak üzere günde üç posta muhabbeti dönen bu konuya bizde balıklama dalalım.

Herkesin gönlünden geçen Schalke fakat bu Almanlar gelir bize burada kayar mayar(Allah göstermesin) ondan sonra elimize yüzümüze bulaştırırız. Makara yaparken makara konusu oluruz onun için marjinal takılıp Schalke'ye pek sıcak bakmadığımı baştan belirteyim.

Mentalite ne olmalı kardeşim? Boğulacaksak büyük denizde boğulalım. Baktık Schalke olmuyor, sarıver oradan Barcelona, Roma, Chelsea. Geri kalan Arsenal, Liverpool, Manchester üçlüsü biraz sert gelebilir.

Manchester'a iyi makara yaparız ama sakat takım, iki tarafında birbirine karşı hiç hoş olmayan anıları var. Hıncını çıkartmak isteyebilirler, o yüzden uzak dursunlar. E şimdi Liverpool ve Arsenal iyi hoş takımlar ama önceden tanışıklığımız pek olmadığından daha sonra tanışmayı tercih edebiliriz. Birbirimizi tanımak için pek acele etmeyelim.

Dedik ya ordan sarıver bi Barcelona, Roma, Chelsea. Ama öncelik tabi ki Hans'lardan yana. Bu dördü güzel. Fazla irdelemeye gerek yok onun için. Cuma gününü bekliyoruz, hayaller eşliğinde.

11.03.2008

Evreeen, Evreeen



Evet, Var mısın Yok musun izliyorum.

"Bunlar İstanbul Üniversitesi Portekiz Dili Edebiyatı öğrencileri, değişim programı ile gelmişler."

"Bazen komik, bazen deliyimdir"



Rambo Okan

Stephen Appiah

Bir iki gündür aklımdaydı Stephan Appiah'la ilgili birşeyler karalamak. Adam öldü mü kaldı mı sesi soluğu çıkmıyor derken dün akşam spor haberlerine konu olmuş yine kendileri. Akşam gazetesi "vay çakal" tadında bir başlıkla Appiah'ın web sitesinden yaptığı açıklamayı haber yapmış ama bunun uyanıklıkla ne alakası var ben çözemedim. Adam hala Fenerbahçe Spor Kulübünün sözleşmeli futbolcusu değil mi? Tamam sakatlığı sonrası envai çeşit menejer-yönetim-futbolcu tartışması neticesinde problemler yaşamış olması Appiah'ı hain mi yapıyor. Sadece takımını başarısından dolayı kutlamak istemiş, iyileştiğini belirtmiş. Denizli faciası sonrası hüngür hüngür ağlayan bir adamdan bahsediyoruz, olmadık zamanlarda attığı gollerle takımı ipten almış, şampiyonluk kazandırmış bir futbolcudan. Bu kadar kolay mı ya?

İyileşeceği günü, transfer haberlerine inat çubuklu ile atacağı golleri dört gözle bekleyenlerdenim.

10.03.2008

Uğur Boral

Uğur Boral Cavcav'a beş kuruş kazandırmadan Fenerbahçe'ye transfer olduğunda İlhan Cavcav Uğur Boral'dan bir cacık olmaz anlamına gelen açıklamalar yapmıştı. Yok Tarık gibi olur, İstanbul'a alışamaz, Fenerbahçe'de tutunmak zordur diye. Kimi Cavcav'a hak vermişti çünkü kabul etmesi zor da olsa Fenerbahçe'de heba olan yıldız adayları yok değildi. Gece hayatı, maçtı, kötü performanstı derken bir anda kendilerini Anadolu'da buluyorlardı. Benimde içinde olduğum diğer grup ise Cavcav'ın sinirlendiği için böyle konuştuğunu düşünüyordu.
Nereden baksanız aradan bir buçuk sene geçti. İlk geldiği günlerde sergilediği performansla Cavcav'ı haklı çıkaran Uğur Boral bugünkü performansıyla Cavcav'ı ağlatıyordur heralde. Geçtiğimiz sezon yuhlanan, sezon başında kendi evinde ana avrat küfür yiyen bir futbolcuydu, çok değil altı ay evvel sövenler bugün Uğur'u ayakta alkışlıyor.

Birde maçtan sonra çıkıp efendi gibi yaptığı açıklamaları var Uğur'un. Seyircinin taraftara baskın geldiği maçlarda destek istiyoruz, bizi yalnız bırakmasınlar diyen, önemli bir maç kazandıktan sonra, takım içinde karşılıklı sevgi ve saygıdan bahseden öyle bir adam işte. Bu performansı ne kadar sürdürürür, bir kaç maç sonra eskiye mi döner yoksa sezon sonunda dümeni Tuncay gibi Avrupa'ya mı kırar bilinmez ama kalsında biz onu sol kanatta uzun seneler izleyelim be abi. Oyunu batırsada izleyelim.

9.03.2008

Delikanlı Barça nerdesin haney

Manisa maçı erken kopunca makarasıda erken başladı.

İ*ne Manchester olamazsın şampiyon
Ayva çiçek açmış yaz mı gelecek, Chelsea Kadıköy'e nasıl gelecek
Liverpool anneni seveyim
Chelsea gol gol gol (anlayın artık)
Caney caney işte meydaney, delikanlı Barça nerdesin haney
Haydi saldır Kanarya, taraftarın yanında, koy Roma'nın ......

7.03.2008

Every Day Sexo

1973 doğumlusunuz, 35 yaşınızı doldurmanıza az kaldı. 10 yıl önce atabildiğiniz deparları şimdi atamamak ya da 10 yıl önce durdurabildiğiniz rakipleri durduramamak futbolunuzu nasıl etkiliyor? Örneğin daha kontrollü mü oynuyorsunuz?
Hayır. Zaten ben bugün kendime iyi baktığım sürece, 22-23 yaşımdaki gibi oynayabilirim. Bu arada oluşabilecek eksiklikleri ise tecrübemle kapatıyorum, mesafeleri kısaltıyorum. O gün yaptıklarımı bugün hâlâ yapabilirim, o fizik kapasiteye sahibim.
(Tercüman Fatih bu cevabı bitirir bitirmez Roberto Carlos yüzüme baktı ve ifadesini hiç değiştirmeden, sanki ek bir cümle söyleyecekmiş gibi bana şöyle dedi: “Every day sexo.” Yani “Her gün sexo!” Ardından yine kahkahalar.)


Milliyet'in Pazar ekinden. Tamamını okumak isteyenler için link aşağıda. Üzerinden bir hafta geçti nerdeyse, neden şimdi bloga koyuyorsun diye sorarsanız "unuttum"

Roberto Carlos Röportajı

6.03.2008

Normale Dönmek Lazım

-Tamam kardeşim, görmemişiz hayatımızda çeyrek final, cılkını çıkartırız camia olarak ama normale dönmek lazım artık. Amatör branşlarda da, Süper Lig'de de hayat devam ediyor. Üzücü bir Aris maçı, takip etmekte zorlandığım voleybol ve bayan basketbol maçları tam gaz.

-Pazar günü Manisaspor Kadıköy'de. Deli Yılmaz Vural'ın ne yapacağı belli olmaz. Zaten bizim takımın Avrupa maçından sonra puan kaybetmesi gelenek halini aldı, yine bir kaza yaşamamız hiç hoş olmaz.

-Volkan, Volkan diyoruz karambolde 4 maçı itelediler adama. Mr.E az bile verdiler adamı öldürmediği kaldı diyor ama vatan, millet, sakarya Volkan sana canım feda kontenjanından biraz indirebilirlerdi hani. Neyse Serdar takılsın kalede, küsmesin sonra.(Böyle de duygusalımdır, düşünceliyimdir hani)

-14 Mart bir anda önem kazandı. Öğlen vakti oturup bir yerlerde kura çekimini izlemek lazım. Hatta biraz alkol eşliğinde izlenebilir kura çekimi. Bakarsın güzel birşeyler çekeriz kurada ondan sonra ezeli rakibini kurada çeken İngilizler gibi "yeah" diye bağırırız . Ama Cuma günü, öğlen vakti, mahalle baskısı falan, aman diyeyim ben. Bu kötü düşünceyide atayım en iyisi kafamdan. Hatta Cuma'ya gitsem daha hayırlı bir iş yapmış olurum. Sonra radyodan dinlerim. Evet, böyle daha güzel. :)

5.03.2008

Ali Şen

Bugün Oğuz Tongsir ile Atilla Gökçe'nin Lig TV'de beraber yaptığı Futbol Gündemi adlı programdaydı Ali Şen. Sevilla maçı için kalkmış gelmiş Bodrum'dan buralara. Bir kaç canlı yayına çıkıp geri dönecekmiş Bodrum'a. Bir çırpıda sayıverdi çıktığı ve çıkacağı programları fakat ben aklımda tutamadım. Neyse efendim biz gelelim Ali Şen'den incilere. Programın tamamını izleyemedim ama izlediğim kısmında Ali Şen kırdı geçirdi yine. Sevilla maçı sonrası O'nun da keyifler gıcır belli ki. Keşke bir rakı sofrasında karşılıklı oturabilsem de, O anlatsa bende sabaha kadar dinlesem.

(1996 yıındaki 1-0'lık Manchester maçından bahsediyor)
Ali Şen: İlk yarı 0-0 bitmiş, soyunma odasına bir girdim herkes bekliyor ki aslanım kaplanım benim ne güzel oynuyorsun diyeceğim. Baktım Kostadinov oturuyor kenarda. Bulgarca bir giriştim, diğer topçular Bulgarca bilmiyor ama ses tonumdan da ilan-ı aşk etmediğimi anlıyor...... Ben Kostadinov'u bu maç için aldım. Bana ne Vanspor'a attığı golden...

Ali Şen: Bak Galatasaray'a UEFA'yı aldı. Ama paraya çeviremedi..... Ben alacaktım o kupayı Türkiye'de 81 vilayetin ana caddelerinin adı Fenerbahçe olurdu. Mecliste el kaldırmayan vatan haini. Benim tarzım bu. Ülke tanıtımı yaptım diye devletten tonla para alırdım. Başbakan izin vermiyor mu. Vay öyle başbakanın haline. Benim tarzım bu....

Atilla Gökçe: Ahmet Çakar'ın bikini işine ne diyorsun?
Ali Şen: Bu ciddi bir program, bırak şimdi
Sonrasında gülüşmeler

Volkan




Önce Lincoln mevzusu, şimdi de Sevilla maçı. Artık kimse kafandaki jöleyede, gece hayatına da kolay kolay laf edemez. Sabiha Gökçen'de omuzlara alalım diyorumda, seni taşımakta her babayiğidin harcı değil be kardeşim

Çocuklar Gibi Şen

Maçtan önce klasik n'olur sorusunu soranlara berabere biter diyordum ama içimde pek bir umut yoktu açıkcası. İki golü yedikten sonrada "Tamam işte buraya kadarmış, Liverpool-Beşiktaş maçı gibi olmasın bari" diye düşünüyordum. Biraz toparlanma, Deivid'in golüyle umutlanma devresini aştıktan sonra "pisi pisine gidiyoruz yine" düşüncelerine dalmışken Deivid çıktı sahneye. Milyonların hissetiği duyguları bende hissediyordum o anda. Tamam işte tur atlıyorduk. Ama son düdük çalana kadar da emin olamıyordu insan, biz atarız diye beklerken onlar atarsa bu yürek nasıl dayanırdı?

Kan revan içinde uzatmaları izledikten sonra o çok kızdığımız Volkan'a gelmişti sıra. Bir futbol maçında sinirleri en çok geren an olan seri penaltılarda Volkan ya vezir olacaktı ya da rezil. O vezir olmayı tercih etti, kahramanlık mertebesine yükseldi. Şimdi lakap bulmak lazım bu çocuğa.

4.03.2008

Fenerbahçe - Sevilla

Madem İspanya'ya gidemedik, bizde oturalım evimizde uslu uslu maçı seyredelim. Bakarsın tur atlarız, o zaman sabahlarız işte.

3.03.2008

Sevmişim Seni

Caferğa'da, Fenerbahçe - Galatasaray Bayan Basket maçında biraz daha farklı söylenmiş olsada GFB güzel bir beste daha kazandırdı tribünlerimize.

Sevmişim seni,
Herşeyden fazla,
Ölünce Fener yazın mezar taşıma (Öl dedin Fener yazdık mezar taşına)
Tek gerçek sensin,
Yalan dünyada,
Koymuşum cimbomuna beşiktaşına

2.03.2008

Akşam Derbi Varmış

Hadi kolay gelsin.

Fotoğraf 22 Nisan 2006 Fenerbahçe-Galatasaray maçı öncesi Kızıltoprak'tan.

Hastalık

Son dakika golüne üzüntüden mi hasta olduk, dışarda mı kaptık mikrobu bilmiyorum ama sürünüyorum şu anda. Ekrana fazla bakınca gözler yanıyor, gazete, kitap uyku yapıyor, kafayı yastığa koyunca uyku kaçıyor. Doktora git diyorlar, birşeyim yok diyorum. Halbuki dayasa serumu akşama turp gibiyim. Ama yemiyor işte. Birde gitmiş bizimkiler Ankara'da berabere kalmış. Birde oradan ekleyin üzüntü hanesine bir maç daha. Etti mi üst üste 3 maç.